Bu kitap macera, enteresan tarihi figürler, çeşit çeşit yiyecek ve biraz da komple teorileri içeriyor.

Yeni Nesil Öğretmen Olmak, Metin Özdamarlar'ın yirmi yıllık eğitimcilik tecrübesini yaptığı araştırmalarla titizlikle harmanladığı, hem Z ve Alfa kuşağını eğiten öğretmenlere ve öğretmen adaylarına hem de velilere öğrencileri ve çağı anlamada kaynak olabilecek bir başucu kitabı.

“Oyun Arkadaşım Olur Musun?” kitabında çocuklarımızın doğayı gözlemleyerek edinebilecekleri beceriler ve duygusal zenginlikleri için hazırlanmış, yaşadığımız coğrafyaya ve takvime uygun, evde ve doğada yapılabilecek birçok etkinlik ile ailece oynayabileceğiniz oyunları bulacaksınız. Kollarınızı sıvayarak farklı tarifler uygulayacak, kendinize ve doğaya küçük iyilikler yapacaksınız.

Oysa bütün zorluklara, acı ve imtihanlara rağmen güzele ulaşmak, iyi hissetmek mümkün. İhtiyaç duyduğumuz, aradığımız şey hazza dayanan hedonik bir mutluluk değil; sakinliğe, dinginliğe, kabullenmeye dayanan bir iç huzurudur. Mutluluğu değil, huzuru aramamız gerekiyor aslında.

Müziğin çocuğun zihinsel, duyusal, duygusal ve sosyal gelişimi üzerindeki etkisini ele alan ilk çalışma. Hayatında müzik olan ve olmayan çocuklar arasındaki ayrımı çok net gösteriyor. Yazar otuz yılı aşan müzik öğretmenliği tecrübesiyle sinirbilimin son verilerini ahenkli bir biçimde birleştirerek müziğin ve ritmin biz insanlar için adeta konuşma kadar öncelikli bir araç olduğunu ortaya koyuyor.

Muhteşem Bedenlerimizin Coğrafyası’yla 2022 Booker Edebiyat Ödülü ile Goldsmith Ödülü’ne aday gösterilen ve Desmond Elliott - Erken Başarı Ödülü’ne layık görülen Maddie Mortimer hayata, ölüme ve aşka edebiyatın en gerçek yerinden orijinal bir bakış sunuyor.

Temalar: Farklılıklara saygı, otizm, aile, tutku, inanç Kitaplık: Psikoloji Kitaplığı İlgili Belirli Gün ve Haftalar: Otizm Farkındalık Günü(2 Nisan) Sayfa: 272

Bu kitap, çocukları için sorumluluk ve endişe duyan anne babalara, öğretmenlere ve tüm yetişkinlere yardımcı olmak amacıyla hazırlanmıştır. “Kendimi geliştirmek istiyorum. Sorunlar çıkmadan hazırlıklı olmak istiyorum. Kendi annem babamdan daha iyi bir yetişkin olmak istiyorum. Bir hata yapmak istemiyorum" diyenler, bu kitapta aradıklarını bulabilirler. Kitabın bir özelliği de anne babaları suçlamadan onlara yol gösteren bir üslûpla hitap etmesidir.

Kitap yazarın hem kendi ihtisas alanından hem de tarih, edebiyat ve müzik kültüründen beslenen bir içeriğe sahip. Aynı zamanda yazarın kalem erbaplığının neticesi olarak zevkle okunuyor. Yalnızlık ve aidiyet kavramlarına bilimsel veriler eşliğinde ancak son derece eğlenceli bir dille yaklaşıyor. Konulara hem nicel araştırmalar hem de işin felsefi ve tarihsel altyapısını gözeterek yaklaşıyor.

Bu kitap, ebeveyn olmanın zor ve karmaşık taraflarından çok, gerektirdiği cesaret ve enerjiye odaklanıyor, ayrıca hiçbir ebeveynin mükemmel olmadığını, günün sonunda esas olan ebeveyn ve çocuk arasındaki gerçek ilişki olduğunu hatırlatıyor. Einat Nathan anne babaları her şeyi mükemmelen yapma kaygısıyla kendilerini ve çocuklarını bunaltmak yerine en temel olana bakmaya davet ediyor.

Dr. Ayşe Duman, okurlarını kadını daha yakından, ruh-zihin-beden bütünlüğünde anlamak, kadın sağlığını etkileyen bileşenleri fark etmek üzere bir yolculuğa çıkarıyor. Kadınların 28 günlük döngüsünün Ay'ın döngüsüne benzerliğinden hareketle bu yolculuğun en güzel eşlikçisi olarak Ay'ı belirliyor. Ve böylece bu 28 günlük periyodu Ay'ın döngüsüne paralel olarak anlatıyor. Kadın sağlığına bütüncül bir yaklaşımla bakıyor. Bu yaklaşım sayesinde, menstrual döngünün davranışları nasıl etkilediğinin yanı sıra kadın davranışlarının, duygu ve düşüncelerinin; kadınlık algısının, inanç kalıplarının, gelenek ve göreneklerin, toplumsal yargıların/kalıpların; kadına karşı tutumların, kullanılan dilin kadını ve dolayısıyla menstrual döngüyü, hatta üreme fonksiyonlarını nasıl etkilediğinin cevapları ortaya çıkıyor.

Filozof, sosyolog ve hukuk teorisyeni Renata Salecl Cehalet Tutkusu’nda, insanlık durumunun daima bir parçası olduğunu savunduğu “cehalet”i ve bağlantılı olarak “inkâr” kavramını masaya yatırıyor; hem travmatik bilgiye ulaşmaktan kaçınan insan doğasını hem de ideolojik mekanizmaları sekteye uğratacak bilgiyi inkâr yollarını insanlık durumu üzerinden açıklıyor. Kasıtlı cehaletin bilhassa kriz anlarında olumlu bir yanının da olabileceği fikrini dile getiriyor; cehaletin güce nasıl dönüşebileceğini disiplinlerarası örneklerle aktarıyor.

Benimle Oynar mısın Baba; başta babalar olmak üzere tüm ebeveynlerin, aynı zamanda çocuklarla kaliteli zaman geçirmek isteyen herkesin istifade edebileceği bir çalışma. Kitapta çocuklara araştırma, gözlem yapma, keşfetme, yeni beceriler edinme, farkındalık oluşturma, dikkat ve algı geliştirme, bedensel aktivite gibi kazanımlar sağlayacak oyun ve etkinlikler yaş gruplarına ve kazanımlarına göre tasnif edilmiş olarak aktarılıyor.

Dr. Faruk Öndağ İnternet Çağında Pozitif Ebeveynlik’te ebeveynlere günümüzde de doğal çocuk yetiştirebilmenin mümkün olduğunu söylüyor.Geçmiş zamana nazaran biraz daha fazla gayretle konforun ön planda olduğu bir hayatta gerçeklerle yüzleştiği zaman bocalamayacak organik çocuklar yetiştirmenin ipuçlarını ebeveynlerle paylaşıyor. Hayata anlam ve tat katan zorlukların nasıl da istenesi bir şey olduğu, çalışmaya karşı geliştirilen isteksizliğin altında yatan temel neden, eğitimde doz aşımının getirdikleri, çocuğa üzülmesin diye sunulan konforun sonuçları ve daha birçok konu ebeveynleri bekliyor.

Hiçbir insan kusursuz değildir. Ve kusursuz olmak için çabalamak boşa kürek çekmekten öteye gidemez. Yapacağımız her bir hata ve yanlış, aslında daha iyi işler yapmak, daha başarılı olmak ve daha iyi yerlere gelmek için birer fırsattır. Önemli olan, hatalarda gerekli dersi almak ve hedefleri buna göre belirlemektir. Dr. Faruk Öndağ, yıllardır verdiği seminerlerle Türkiye'nin birçok bölgesinde bulundu ve birçok vaka örneği derledi. İşte bu ilginç çuvallama vakalarını bu kitabında bir araya getirdi. Günümüzde çok başarılı olmuş insanların, geçmişte nasıl hatalar yaptıklarını fakat azimle hedeflerine yürümeye de devam ettiklerini bu kitapta okuyacaksınız.

Yirmi yıla varan öğretmenlik ve eğitimcilik tecrübesiyle Salih Uyan, mesleki hayatından süzdüğü ibretlik olaylarla ve dikkate değer hatıralarla Türkiye'nin eğitim sisteminde aksayan yönleri ve gereken reformları ortaya koyuyor ve dönüşümün öğretmenlerle başlaması gerektiğini söylüyor. “Reform hareketlerinde yöntemler, araçlar, yaklaşım ve zihniyet güncellenmeli fakat sevgi, adanmışlık ve fedakârlık gibi mesleğin özünü oluşturan değerler sabit kalmalıdır,” ilkesinin altını çiziyor.

Bu kitap her bir çocuğun birey olduğu gerçeği üzerinden öğrencisini tanıyan öğretmen-öğrenci ilişkisini güçlendirmek isteyen eğitimciler için kaçırılmayacak bir rehber. Eğitimciler, Enneagram ile Öğrencini Keşfet kitabında her bir öğrencisinin fıtratını tanıyarak ona kabul edebileceği bir şekilde eğitim verebilir, öğretim sürecini hızlı ve verimli kılabilir, öğrencinin fıtratına uygun metotlarla onu harekete geçirebilirler.

Olandan Olasıya hayal gücünü canlandırarak yaşanabilir dünya ve yeni bir gelecek yaratmak için gereken soruları soruyor; bu sorulara dünyadan örneklerle cevaplar vererek ümidimizi ve heyecanımızı canlandırıyor. Ayrıca; Rob Hopkins 2012 yılında Independent’ın Öne Çıkan 100 Çevreci listesine seçilmiş, Observer’da da İngiltere’nin 50 Yeni Radikali listesine girmiştir.

"Çocuk küçük düşürülürse kendini küçümser, suçlanırsa kendini suçlar, ona değersiz davranılırsa kendini değersizlik hissi ile geliştirir. Çocuk zihninin savunması yoktur, çocuk ne yaşarsa o olur…" diyen Adem Güneş, çocuktur unutur bakış açısının çocuklar için ne kadar zarar verici olabileceğini, çocuğun duygu dünyasının ne kadar hassas olduğunu ve onun nasıl korunması gerektiğini anlatıyor.

Pedagog Adem Güneş, Cezasız Eğitim’de çocukluktan yetişkinliğe kişilik gelişimini inceliyor. Baskı, zorlama ve cezanın çocuğun kişiliğine nasıl yansıdığını gözler önüne seriyor. Cezasız Eğitim, çocuk eğitimine bakış açınızı kökten değiştirecek bir eser…

Stefan Zweig, Satranç’ı Brezilya’da sürgündeyken kaleme almış ve Şubat 1942’deki intiharından birkaç ay önce tamamlamıştır. İnsan ruhunun karanlık labirentlerinde dolaşan bu uzun öykü, girift karakterleri ve psikolojik analizleriyle nasyonal sosyalizme ve faşizme yöneltilmiş güçlü bir eleştiridir.

Nazan Bekiroğlu'nun uzunca bir aranın ardından yayımladığı yeni romanı Kehribar Geçidi, Roma ve "yedi uyurlar" temaları üzerinden insanın güç, iktidar ve ihtişam karşısındaki hallerini, içine kodlanmış vicdanın sesini duyanların ve duyamayanların serencamını, adaletin ve vicdanın saf inançla derin bağını sorgulatan bir anlatı ortaya koyuyor.

Bu kitap bilim ve toplum arasındaki ilişkinin dengesinin hassas olduğunu ve otoritelerin bilimi kullanarak toplumu manipüle edebileceğini farklı disiplinlerden beslenerek gösteren bir metin. Bilimin yanlış kullanımından doğan bilim düşmanlığının toplumu bilime karşı yozlaştırdığını söyleyen metin, bilim ile toplum olarak ilişkimizin nasıl olması gerektiğine dair bir yol haritası çiziyor.

Bu kitap; psikolojik danışma alanında çalışan; ruh sağlığı alanında lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimini tamamlamış bir uzmanın kaleminde çıkmış, psikoloji alanındaki bilimsel bilgileri daha sade ve anlaşılır bir dille okuyucuya aktarıyor. Yaşamda anlam, sorumluluk, başarı, mutluluk gibi nihai konulara ışık tutuyor. Okuyucuya anlamlı ve üretken bir hayat için adım adım ilerleyen pratik bir rehber sunuyor.