bilim-susunca-9786050842753-301220211222.jpg

Bilim Susunca

  • 30.12.2021
  • 2 dakika
  • 760 Okunma
  • 0 Yorum

Bu kitap bilim ve toplum arasındaki ilişkinin dengesinin hassas olduğunu ve otoritelerin bilimi kullanarak toplumu manipüle edebileceğini farklı disiplinlerden beslenerek gösteren bir metin. Bilimin yanlış kullanımından doğan bilim düşmanlığının toplumu bilime karşı yozlaştırdığını söyleyen metin, bilim ile toplum olarak ilişkimizin nasıl olması gerektiğine dair bir yol haritası çiziyor.

Arka kapak

Bilim dışındaki tüm bilgi kaynaklarını reddetmek, bilimi din ile doğası gereği çatışan bir uğraş olarak sunmak ve bilimin idealize edilmiş, gerçekçi olmayan bir tarifini kabul etmek dolaylı olarak bilime zarar verir. Otoritelerin bilimi kullanarak toplumu manipüle etmesinin, bilimin geniş halk kitleleri üzerindeki imajının zedelenmesi ve toplumda bilim karşıtı görüşlerin daha çok alıcı bulması gibi kaçınılmaz sonuçlarını tarihte ve farklı disiplinlerde gözlemlemek mümkündür.

Alper Bilgili, Bilim Susunca’da bilimin toplum, dinler ve ideolojiler ile ilişkisini geçmişten ve günümüzden örneklerle ortaya koyarak okuru alışılmış kalıpların dışında keyifli ve doyurucu bir okumaya davet ediyor, bilimle ilgili daha gerçekçi bir resim çizilmesine katkı sağlıyor.

Kurucu ideolojisi, on dokuzuncu yüzyıl vülger materyalizminin “kaba bilimcilik”i üzerine inşa edilmiş olan Türkiye’de, Tom Sorell’in dile getirdiği gibi, “bilimsel ile bilimsel olmayanı ayırt etmek”ten ziyade “bilimsel olanın olmayandan çok daha değerli olduğu”nu iddia eden aksiyomatik bilimcilik, toplum ve dünyanın geçirdiği değişimlere karşılık entelektüel egemenliğini sürdürmektedir. Böylesi bilimciliğin “bilim” değeri kazandığı, onun eleştirilmesinin, “bilim düşmanlığı” olarak yaftalandığı bir toplumda küresel ölçekte değişik ideolojik amaçlar çerçevesinde işlevselleştirilen bir yaklaşım fazla sorgulanmamaktadır. Alper Bilgili, bunu yapabilen az sayıda bilim insanının önde gelenlerinden birisidir. Tarihî bağlamları derinliğine analiz ederek güncel gelişmelerle bağlantı kuran titiz çalışmaları, bilimcilik eleştirisinin “dünyanın düz olduğunu iddia etmek” olmadığını göstermenin ötesinde, onun ideolojik tasavvurlara hizmet amacıyla işlevselleştirilmesinin doğurduğu sorunlara da ışık tutmaktadır.  

Prof. Dr. Şükrü Hanioğlu, Princeton Üniversitesi

Editörün görüşü
Bu kitap bilim ve toplum arasındaki ilişkinin dengesinin hassas olduğunu ve otoritelerin bilimi kullanarak toplumu manipüle edebileceğini farklı disiplinlerden beslenerek gösteren bir metin. Bilimin yanlış kullanımından doğan bilim düşmanlığının toplumu bilime karşı yozlaştırdığını söyleyen metin, bilim ile toplum olarak ilişkimizin nasıl olması gerektiğine dair bir yol haritası çiziyor.
 
En önemli cümle
Bilim insanı olmak beraberinde erdemli, açık görüşlü veya demokrat olmayı getirmemektedir. Tarih göstermiştir ki, bilim ve teknoloji, insanları yaşatmak, medeniyete katkıda bulunmak, refahı artırmak, açlıkla savaşmak gibi faydalı amaçlar için kullanılabileceği gibi, soykırımlar, terörizm, dünya savaşları ve sömürü için de araçsallaştırılabilir.
 
Bu kitap neden önemli
Bu kitap, bilimle ilgili klişe ve mitleri özellikle bilim tarihi ve bilim sosyolojisinin sunduğu imkanlarla, bilime düşmanlık etmeden tartışmayı başarıyla gerçekleştiriyor. Bilim tarihi ve sosyolojisi alanlarında yaptığı çalışmalarla yurt içi ve yurt dışında tanınan Alper Bilgili, bilim dışındaki tüm bilgi kaynaklarını reddetmenin, bilimi din ile doğası gereği çatışan bir uğraş olarak sunmanın ve bilimin idealize edilmiş gerçekçi olmayan bir tarifini kabul etmenin dolaylı olarak bilime zarar vereceğinden, bilimin geniş halk kitleleri üzerindeki imajını zedeleyeceğinden ve toplumda bilim karşıtı görüşlerin daha çok alıcı bulmasına neden olacağını tarihten örnekler ve farklı disiplinlerden faydalanarak göstererek bilimle ilgili daha gerçekçi bir resim çizilmesine katkı sunmakta.