2-220220241320.png

Çocukluğum

  • 26.01.2023
  • 8 dakika
  • 468 Okunma
  • 0 Yorum

Buradaki okuma kılavuzumuzla öğrencilerinizle birlikte, klasik eserlerden Çocukluğum kitabının incelemesini yapabilirsiniz.

Yazar Ve Eser Hakkında

ADI: Lev Tolstoy

DOĞUM TARİHİ VE YERİ: 9 Eylül 1828, Yasnaya Polyana, Rusya İmparatorluğu

ÖLÜM TARİHİ VE YERİ: 20 Kasım 1910, Astapova, Rusya İmparatorluğu

YAŞADIĞI YER: Rusya İmparatorluğu

NASIL BİR İNSANDI?

Yazdığı kitaplara ve kitapların gördüğü ilgiye bakarsak Tols- toy büyük bir dâhidir, ama bunun yanında onun sıradan bir insan olduğunu söylersek yanılmayız. Çocukken de, gençken de, yetişkin ve yaşlı bir insan olarak da her zaman sıradan bir insan olduğu izlenimini vermiştir. Uslu davrandığında Tatyana Halası’nın şekerlemeyle ödüllendirdiği bir çocuktu. Gençliğinde ise, ders kitaplarından çok hayranı olduğu Gogol, Rousseau, Puşkin, Goethe, Hegel’in kitaplarını okumak isterdi. Yaşlı Tolstoy ise, bir yaşlı insandan beklenmeyecek güce ve dinçliğe sahipti.

“Peki, öğrenciliğinde de mi böyleydi?” sorusunun cevabı yine aynı olacaktır. Öğrenciyken, diğer sınıf arkadaşlarına benzer, subayken de diğer subaylar gibi kılıç kuşanırdı. En ilginci de soylu bir aileden gelmesine, “kont” olmasına rağmen hiçbir za- man topraklarında çalışan köylülerden farkı olmamıştı. Şüphesiz bu “sıradan” görünüşünde davranışlarının büyük etkisi vardır.

Dâhi bir yazarın sıradanlığını en iyi, okurlarıyla, hayranla- rıyla karşılaştığında anlayabiliriz. Aile yadigârı Yasnaya Polyana malikânesinde, ailesiyle yaşayan Tolstoy’un misafirlerini ağır- ladığı özel bir odası vardı. Misafirleri Tolstoy’u görmek için heyecanlanır, her biri onu hayal edip nasıl bir insan olduğunu anlamaya çalışırlardı. Nihayet bekledikleri o yazarı gördüklerinde hayal kırıklığı yaşarlardı. Anlaşılan herkes uzun boylu, heybetli efendilerini bekliyordu. Tolstoy’a “efendi” diye hitap eden o kadar çoktu ki...

Tolstoy, sanıldığı gibi heybetli ya da uzun boylu değildi. Orta boylu sayılırdı. Ufak tefek bir görünüşe sahipti. Fakat güçlü ve geniş omuzları, geniş sırtı ve kuvvetli bir boynu vardı. Küçük gözlü ve sert bakışlıydı. Oysaki oldukça neşeli biriydi. Sert hÓAli birkaç dakikalıktı muhtemelen. Misafir odasında onunla tanış- mak için can atan hayranlarıyla tokalaşmak için elini uzattığında sevimli bir gülümseme tüm yüzünü kaplıyordur çünkü.

YAZAR BAŞKA NELER YAZDI?

ROMAN VE HİKÂYELERİ:

Sivastopol Serisi: (1855) Tolstoy, bu seriyi yazarken, Sivasto- pol Kuşatması’na katıldığı dönemlerde yaşadığı deneyimlerden faydalandı. Serinin ilk hikâyesi Sivastopol, Aralık 1854’tür. Tolstoy, burada savaşı yüceltir, yurtseverliğini ortaya çıkarır. İlk hikâyeyi okuduktan sonra çariçenin ağladığı, çarın da, hayranlık içinde, bu sayfaların Fransızcaya çevrilmesini istediği söylenir. Tolstoy, ilk hikâyesinde savaşı yüceltirken ikinci hikâyesi Sivastopol, Mayıs

1855’te, savaşın acımasızlığını gözler önüne serer. Son hikâyesi Sivastopol, Ağustos 1855’te ise, Rus halkının Sivastopol bölgesinin kaybedilmesine verdiği tepkiyi anlatır.

İnsan Ne İle Yaşar?: (1855) Tolstoy’un bu kitabı farklı farklı hikâyelerden oluşur. Kitaba ismini veren “İnsan Ne İle Yaşar?”

isimli hikâyede fakir ayakkabıcı ustası Simon’u anlatan Tolstoy, okuruna “İnsana yön veren şey nedir?”, “İnsana ne verilmemiş- tir?”, “İnsan ne ile yaşar?” gibi soruların cevabını düşündürtmek ister.

Kazaklar: (1863) Rus soylusu yedek subay Olenin, Kazak kocamışı Yeroşka Amca, Kazak askeri ve genci Lukaşka, Kazak kızı Maryanka gibi karakterlerin yer aldığı yarı-otobiyografik bir romandır. Tolstoy’un bu romanı, genç ve zengin bir Moskovalı olan Olenin’in daha sahici bir hayat arayışıyla Rus ordusuna yazılıp Kafkaslar’a gitmesiyle başlar.

Savaş ve Barış: (1869) 1800’li yılların ortalarında Rusya’nın içinde bulunduğu sosyal ve ekonomik koşulları, saray yaşamını, Rus halkının kentlerde, köy ve kasabalarda, büyük çiftliklerde sürdürdüğü hayatı ve dönemin önde gelen kişilerini anlatır. Tolstoy’un en dikkat çeken ve ilgi gören romanlarından biridir. Anton Çehov, Gustave Flaubert, Virginia Woolf gibi önemli yazarlar, bu romanı hayranlıkla okuduklarını belirtir. Hatta kimi eleştirmenlere göre, bu roman son bin yılda yazılan en güçlü eserlerin başında gelir. Tolstoy, tüm bu övgüleri hak eder. Çünkü bu romanı yazmak, Tolstoy için uzun süren disiplinli bir çalışmayı gerektirdi. Savaş ve Barış’ı tam yedi kez gözden geçirdi ve düzeltti. Yedi yıl boyunca günde en az sekiz saat çalıştı. Üstelik o kadar titiz çalıştı ki, eserini basılması için matbaaya göndermiş olmasına rağmen, birtakım değişiklikler yapmak için basımı defalarca durdurdu.

Anna Karenina: (1877) Tolstoy, bu eserinde kişileri teker teker ruhsal açıdan inceleyerek, romanına psikolojik bir boyut kazandırdı. Rus aristokrasisine mensup ve mutsuz bir evlilik yaşayan Anna Karenina, romanın ana karakteridir. Tolstoy, ro- manında Rusların kendi ülkelerini ve dönemin aristokratlarını doğru yönleriyle yansıtarak, bir Rus ailesinin hayatına tanıklık etmemizi sağlar. Bu roman, en az Savaş ve Barış kadar ilgi gördü. Tolstoy, Tula’daki topraklarında geçirdiği zamanının ilk 15-16 yılını önce Savaş ve Barış’a sonra da Anna Karenina adlı eserine ayırdı.

İvan İlyiç’in Ölümü: (1886) Kitabın ilk adı Bir Yargıcın Ölümü’ydü. Tolstoy, bu romanı yazarken Tula Mahkemesi’nde yargıçlık yapan İvan İlyiç Meşnikov’un hayatından esinlendi. Başta ölümle mücadele eden bir adamın günlüğünü yazmaya niyetlendi. Fakat daha sonra konuyu trajik boyutundan ele alarak, roman yazmayı tercih etti.

Kroyçer Sonat: (1889) Tolstoy, bu romanıyla “müzikal roman” türünün ilk örneğini verdi. Tolstoy, Beethoven’in aynı adlı par- çasından esinlenerek yazdığı bu romanda, bir adamın kıskançlık duygusu yüzünden başına gelen olayları anlatır.

Efendi ile Uşağı: (1895) Kitap, Tolstoy’un farklı dönemlerde yazdığı üç hikâyesinden oluşur. Tolstoy, kitaba adını veren “Efen- di ile Uşağı” adlı hikâyesiyle iyilik ve doğruluğa yöneltir, sevgi ve şefkatin insanlık için bir kurtuluş yolu olduğunu vurgular. Tolstoy, bu kitabında insani ve dini değerleri bir arada anlatır.

Sergi Baba: (1898) Sergi Baba kitabı, beş ayrı öykü içerir. Kitaba adını veren “Sergi Baba” adlı öyküde, sürekli ibadetle meşgul bir rahibin kendi kişiliğini sorgulamasını okuruz. Tols- toy, kitaptaki “Baskın” ve “Orman Kesimi” isimli öyküleri ise, orduda görev yaptığı zaman yazdı. Bu öykülerle savaşa karşı olduğunu anlatmak istedi.

Diriliş: (1899) Tolstoy’un Savaş ve Barış, Anna Karenina’dan sonra üçüncü büyük eseri, Diriliş’tir. Kitapta, genç ve yakışıklı bir soylu olan Prens Nehludov’ın hizmetçi kızı Katyuşa Maslova’yla yaşadığı aşk anlatılır. Tolstoy, bu romanıyla toplumsal eşitsizliği,

üst sınıfların kalpsizliğini, Çarlık Rusyası’nın acımasız bürok- rasisini eleştirir. Roman, ruhani bir dirilişten bahseder. Kilise, Tolstoy’u bu romanıyla sürekli hakikatten uzaklaşmakla suçla- mıştı ve onu tanrıtanımaz ilan etmişti.

Hacı Murat: (1912) Romanın ana karakteri, Şeyh Şamil’in gözde komutanı Hacı Murat’tır. Tolstoy, kitabında Şeyh Şamil’in askeri dehasını da anlatır. Roman, Hacı Murat’ın bir askeri plan gereği Ruslara teslim olması ve onlarla anlaşmış gözükerek Şeyh Şamil’e karşı bir harekete komutanlık etmesiyle başlar. Tolstoy,

Hacı Murat’ı, Kırım Savaşı izlenimlerinden yararlanarak yazdı. Tolstoy, 1896-1904 yılları arasında yazdığı romanını yayımlat- mama kararı almıştı.

Yazarın daha önce yayımlanmamış eserleri, ölümünden iki yıl sonra üç ciltte toplanmıştı. Hacı Murat da bu eserlerin ara- sındaydı. Fakat sansürlenmişti. Tolstoy’un öğretisini benimseyen Vladimir Çertkov, 1912’de romanın tam metninin basılmasını sağladı.

DİĞER ESERLERİ

Tolstoy, roman ve hikâye dışında farklı alanlarda birçok ki- tap yazdı. İtiraflarım, Hz. Muhammed, İlk Hatıralar, Sevginin Talebi günlük türünde yazdığı kitaplarıydı. Eğitim konusuna da oldukça kafa yordu, bu konuda birçok kitap yazdı. Aslında

romanlarıyla tanınır, fakat din ve ahlak konusunda yazdığı ki- tapların sayısı, romanlarından fazladır. Bunlardan bazıları, Din ve Erdem, Hıristiyan Öğretisi, Dinde Hoşgörü, Din Nedir, Birbi- rinizi Sevin isimli eserlerdir. Tolstoy’un İnsan Ne İle Yaşar gibi halk için öğretici başka birçok kısa hikâyesi, sanat ve edebiyat alanında yazdığı denemeleri yayımlanmıştır.

ESERDE KİM KİMDİR?

Nikolenka: Romanın ana karakteridir ve evin en küçük çocuğudur. Madam Valahina’nın kızı Sonya’ya âşık olan ve annesinin ölümünden sonra derin bir üzüntü yaşamıştır.

Pyotr Aleksandroviç: Nikolenka’nın çok düşündüğü ve uzun uzun tasvir ettiği babasıdır.

Natalya: Pyotr Aleksandroviç’in eşidir. Çocukları Mosko- va’dayken ağır bir hastalık geçirmiş ve çocuklarını çok göremeden ölmüştür.

Büyükanne: Natalya’nın annesidir. Kızı öldükten sonra, büyük bir sarsıntı geçirmiş, Nikolenka ve kardeşleriyle o ilgi- lenmeye başlamıştır.

Lyuba: Nikolenka’nın “sulu gözlü” diye tanımladığı on bir yaşındaki kız kardeşidir. Mürebbiyesi Marya İvanovna’nın kızı Katya’yla yakın arkadaştır.

Volodya: Kardeşlerin ağabeyidir. Bu yüzden büyüklük tasla- yıp, Nikolenka’yı rahatsız ettiği de olmuştur. Nikolenka, onun kendisine eziyet ettiğini düşünür. Pek fazla anlaşamazlar.

Yahov: Efendisi Pyotr Aleksandroviç’e son derece bağlı olan uşaktır. Aynı zamanda uzun bir Moskova yolculuğuna çıkan Aleksandroviç ve ailesine eşlik eden kişidir.

Maşa: Evin terzilik yapan uşaklarından Vasiliy’e âşıktır. Aynı zamanda Maşa, Nikolenka’nın, hizmetçi odasında en çok dik- katini çeken kişidir.

Gaşa: Uşak Vasiliy’e karşı Maşa’yı koruyan kadın hizmetçidir. Büyükannenin özel hizmetçiliğini yapmıştır.

Karl İvaniç: Çocukların ilk öğretmenidir. Nikolenka’nın ilk zamanlar kızdığı, sonraları ise yakınlaştığı kişidir. Nikolenka, odasında sık sık kitap okuyan öğretmeni Karl’ı pek çok kez gözlemlemiştir.

Nikolay Amca: Karl İvaniç’in yakın arkadaşı, Maşa’nın öz amcası, Nikolenka’nın ciddi, saygılı ve tertipli olarak anlattığı kişidir. Nikolenka ve ailesine daima destek vermiştir.

Prens İvan İvaniç: Büyükannenin dostu, devlet hizmetinde en üst mevkiye gelmiş hırslı kişidir.

St. Jérôme: Nikolenka’nın “Fransız züppesi” olarak tanımla- dığı ve sevmediği Fransız öğretmendir. Karl’dan sonra çocukların Moskova’daki eğitiminden sorumlu olmuştur.

İvinler: Nikolenka’nın görmekten mutlu olduğu uzak akra- balarıdır. Nikolenka, İvinler’in ortanca çocuğu Seryoja’ya cesur olmasından dolayı hayrandır.

İlenka Grap: Bir zamanlar Nikolenka’nın büyükbabasının evinde yaşayan fakir bir ecnebinin oğludur. Oyun oynarken Seryoja’nın eziyet ettiği, Nikolenka’nın önce acıdığı, sonrasında üzüldüğü bir çocuktur.

Natalya Savişna: Evin hanımı Natalya’nın özel hizmetçisidir. Natalya Savişna, uzun yıllar hanımına hizmet etmiş sadık ve sevilen biridir.

Grişa: Sürekli dua eden ve evdeki tüm çocukların dikkatini çeken gezgin ermiştir.

Prenses Kornakova: Çocukları korkuyla eğitmenin şart olduğunu düşünen 45 yaşlarındaki prensestir. Nikolenka ve

Volodya’nın oyun arkadaşı Etienne’nin annesidir.

Dmitriy Nehlyudov: Nikolenka’nın yakın dostluk kurdu- ğu kişidir. Açık sözlü olduğu için Nikolenka’yı takdir etmiş, sevmiştir.

ÖZEL SÖZLÜK

Arpeggio: Birbiri ardınca çalınan ve akor oluşturan seslerdir.

Borzoi: Rus Kurt Tazısı olarak da bilinen borzoi, bir köpek türüne verilen addır. Bilinen göre ilk borzoi, bir Rus soylusu tarafından 1600 yılında Arabistan’dan getirildi.

Grosvvater: Almanların 17. yüzyıldan itibaren kullandığı bir halk dansıdır.

Kadril: Fransızların salon danslarından biridir.
Kapik: Ruble gibi, kapik de Rus para birimidir. Rubleden

daha az değerlidir. Değeri rublenin yüzde birine karşılık gelir.

Konsültasyon: Bir hastalığa birkaç doktorun teşhis koyması işidir.

Kutya: Pirinç ve darı lapasına kuru üzüm, bal ya da şeker katılarak yapılan bir yiyecektir. Ölü gömüldükten sonra dağıtılır.

Kvas: Esmer ya da normal çavdar ekmeğinin mayalanması ile üretilen bir içecektir.

Madeyra: Bir içki çeşididir.

Maslenitsa: Slavlarda kışı uğurlamak için düzenlenen eski bir bayramdır. Birkaç gün süren bayram boyunca geleneksel birtakım yemekler yapılır ve çeşitli eğlenceler düzenlenirdi.

Mazurka: Çiftlerin daire oluşturarak yaptığı Polonya halk dansıdır. Bu dansa özgü ayak ve topuk vuruşları vardır.

Pud: Rusya’da ağırlık ölçüsü birimi olarak kullanılır. 1 pud, 16 kilograma denk gelir.

Ruble: Çarlık Rusyası ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği döneminde para birimi olarak ruble kullanıldı.

Vecd hâlinde bulunmak: Dini his ve heyecanla ruhun dün- yevi gerçeklikten kurtulduğu coşkunluk hâlidir. Vecd hâli aynı zamanda, İslamiyet’te insanın akıl yoluyla erişemediği ilahî haki- katlere, sezgiyle ulaşma yolu olan tasavvufun bir hâli olarak bilinir.

Verst: Rus uzunluk ölçü birimidir.

KAYNAKÇA

Düz, Orhan, Tolstoy - Hayatı, Eserleri Üzerine Makaleler, Afo- rizmalar, Kaknüs Yayınları, İstanbul 2002

Elizabeth Lunday, Büyük Sanatçıların Gizli Hayatları, (Çev. Sevin Okyay), Domingo Yayınları, İstanbul 2009

Romain, Rolland, Tolstoy’un Yaşamı, (Çev. Tahsin Yücel), Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 1995

Suarez, Andre, Üç Ölümsüz: Tolstoy / Baudelaire / Cervantes, (Çev. Tahsin Yücel), Hece Yayınları, Ankara 2007

Troyat, Henri, Lev Tolstoy, (Çev. Canan Özatalay, Işık Ergü- den), İletişim Yayınları, İstanbul 2010

Tuncer, Selahattin, Tolstoy: Yaşam Öyküsü & Savaş ve Barış, (Yay. haz. Hale Özışıklı), İstanbul 2004

Zweig, Stefan, Kendi Hayatının Şiirini Yazanlar: Casanova, Stendhal, Tolstoy, (Çev. Gülperi Sert), Türkiye İş Bankası Yayınları, Ankara 2004

Daha fazla kitap için tıklayınız