shutterstock_1409926466-211220211230.png

Ev Ödevi Verirken Dikkat Edin

  • 21.12.2021
  • 3 dakika
  • 1669 Okunma
  • 0 Yorum
  • 5 Puan

Eğer öğretmen merkezli bir öğretim yapıyorsanız, evde saatlerce yazı yazma, problem çözme türünden ödev vermeniz kaçınılmazdır. Çünkü siz zaten kendinizi öğreten psikolojisine sokuyorsunuzdur.

Ev Ödevi Verirken Dikkat Edin

Ev ödevi uzun süredir tartışma konusu. Verilir mi, verilmez mi, verilir ama öyle de olmaz ki, türünden yorumlar beraberinde tartışmaları da getiriyor. Bunda özellikle ev ödevini abartan, öğrencinin evdeki yaşamını çileye dönüştüren öğretmenlerin payı da var. Ne işe yarar, eğitim açısından bir kıymeti var mı, varsa da ev ödevi nasıl olmalı biraz bunu irdeleyelim.

💢Ev ödevi nedir?

Çocuğun eğitim hayatı geleneksel kültürümüzde okulda geçer. Bu nedenle eğitim denince okul, öğretmen, kitap, defter ve öğretmenin evde yapılmak üzere çocuğa verdiği ödevler aklımıza geliyor. Siz değerli öğretmenlerimiz okulda yapılan faaliyetleri bazen öğrenmenin tam oluşması bakımından yetersiz görebilirsiniz. Bu eksikliği tamamlamak amacıyla sınıfta öğrenilen bilgileri pekiştirmek ya da yarın öğrenileceklere göz atmak amacıyla öğrencilere evde yapabilecekleri ödevler verirsiniz. Bunların kimileri öğrenci özelinde olurken, kimileri aynı sınıftaki her öğrenci için aynı nitelik ve miktarda olur. Fakat öyle ödevler vardır ki, çocuğun evdeki hayatını okulun devamı haline getirmeye kadar varır. Bu sebeple istenmez, tiksinti verir. Çünkü yapılmayan her ev ödevi aynı zamanda çocuğun, ailede ebeveyn ilişkisine de zarar verir. Halbuki ev ödevleri çocukların evdeki zamanlarının en fazla 1-1,5 saatini almalıdır.    

📢Ev ödevi bir ihtiyaç mı?  

Ev ödevlerini pedagojik bir ihtiyaca göre veririz. Eğitim faaliyetleri bazen imkânsızlıklardan ve bazen de zamansızlıklardan istenen nitelikte yürümeyebilir. Bunda elbette sınıf kalabalıklığı, zaman yetersizliği, öğretim materyallerinin eksikliği, sınıfın demografik yapısı, okul genelinde yürütülen eğitim faaliyetleri (bayramlar, sosyal faaliyetler vb) önemli rol oynar. Kimi öğrencilerse ya imkânsızlıklardan ya da öğrenme alışkanlıkları gereği daha fazla bireysel çalışmaya ihtiyaç duyarlar.

Siz öğretmenlerimizin de zaten bunun dışında ödev vermediğini biliyoruz. Kısacası bu bir ihtiyaçtan doğuyor.

📣Veliler ne düşünüyor?

Velilerin beklentileri çocuklarının öğrenme faaliyetlerinin okulda geçmesi, evde ise aile hayatlarının devam etmesi yolundadır. Buna karşın çoğu aile okul eğitiminin yolunda gidip gitmediğini çocuğun okul dışı zamanlarda bir öğrenme faaliyetiyle yani ev ödeviyle meşgul olup olmadığıyla ölçerler. Eğer çocuk, kısa ya da uzun fark etmez, evde bir ev ödevi yapıyorsa ilk görüş bu iyiye işarettir. Bu görüntü evdeki yaşamın neredeyse yarısını alıyorsa takdir bile edilir. Yok, eğer ödev yüzünden çocuk gece geç saatlere kadar ders çalışmak zorunda kalıyorsa, hatta sıklıkla ebeveynden yardım istiyor ve hatta bu sebeple arkadaşlarına gitme talepleri de artıyorsa, işte şimdi kavga başlıyor. Hemen öğretmenin öğretmenliği masaya yatırılır, başka çocukların da ödevleri olup olmadığı sorgulanır, neden çocuklarının bu kadar ödev yapması gerektiği eleştiri konusu olur.

📌Ev ödevine çare var mı?

Bu tartışma öğretmenlerin de canını sıkmış olmalı ki, “Ben eve ödev vermiyorum.”, “Ben ödevi tasvip etmiyorum.”, “Ben öyle öğretmenlik yapıyorum ki, ödeve gerek kalmıyor.” gibi yarı tepki yarı savunma davranışları duyuyoruz. Eğitimde ileri ülkelere bakıldığında, ev ödevlerinin olduğu fakat bizdeki gibi çocuğun canına okuyan türden olmadığını fark ediyoruz.

Öğrenme sürecinin ne şekilde tasarlanacağıyla ilgili farklı bir bakış bu tür sorunları da ortadan kaldırır düşüncesindeyiz. Eğer öğretmen merkezli bir öğretim yapıyorsanız, evde saatlerce yazı yazma, problem çözme türünden ödev vermeniz kaçınılmazdır. Çünkü siz zaten kendinizi öğreten psikolojisine sokuyorsunuzdur.

Eğer öğrenci, sorun ve yaşam odaklı bir tasarım benimsemişseniz, öğrenciler sınıfta genelde kendi çabalarıyla bir şeyler öğreniyordur. Bu durumda da ev ödevi vardır fakat öyle saatlerce yazı yazmayı ya da problem çözmeyi gerektirmez. Genelde bir araştırma, bir sorgulama, ebeveynle görüşme, gözlem yapma veya sosyal gezi türündendir.

Bu türden bir ev ödevi Finlandiya, Belçika, İsveç, Şanghay gibi ileri ülkelerde de vardır. Çocuğun yaşamını çileye dönüştürmeyen bu tür etkinlikler aynı zamanda yaparak yaşayarak öğrenme yaklaşımına da uygun olduğu için tercih edilir.

Tüm bu olumlu bakışlara rağmen yine de oturup masa başında bir şeyler yazmayı ya da problem çözmeyi gerektiren bir ödev verecekseniz, sürekli olmamasına, gerekçesinin önce veliye anlatılmasına dikkat edin. Çünkü bu tür ödevler zor ya da eksik öğrenen veya eğitimde geri kalmış öğrenciler için kısa süreli düşünülebilir. Özel bir durum olan bu konunun rehabilite amacına yönelik olmasına fakat bunun da müzmin bir sorun haline dönüşmemesine dikkat edilmeli. Unutmayın, eğitim çocuğu yaşamdan koparmakla mümkün olmaz. Kimileri yavaş, kimileri çabuk öğrenir. Kimileri ise yaşamın içinde ders ve hayat diye ayrıştırmadan öğrenir.

Doç. Dr. Cengiz Şimşek