Ayşenur öğretmen ders ziliyle birlikte sınav kâğıtlarını toplayıp sınıftan fırladı. Çantasını öğretmenler odasına bırakıp bahçe nöbeti için koşar adım merdivenlere yöneldi. Basamak başına en az üç tane düşen “Sınavı ne zaman okursunuz hocam?” sorularını cevaplamaya çalışarak iki kat inmeyi başardı.
Mesaisi Rahat, Tatili Bol Meslek
Ayşenur öğretmen ders ziliyle birlikte sınav kâğıtlarını toplayıp sınıftan fırladı. Çantasını öğretmenler odasına bırakıp bahçe nöbeti için koşar adım merdivenlere yöneldi. Basamak başına en az üç tane düşen “Sınavı ne zaman okursunuz hocam?” sorularını cevaplamaya çalışarak iki kat inmeyi başardı.
Birinci kata geldiğinde tek eli hafif havada, ağzı “O,” şeklini almış müdür yardımcısını gördü. Ve daha köşeyi dönemeden, namlusundan kurtulan cümle yapılacaklar listesinin son satırına yerleşti.📢“Hocam, yarın veli toplantı raporunu teslim etmeyi unutmuyoruz!” Ayşenur öğretmen, zihninde çalmaya başlayan “Unutmak kolay olsa, çoktaan unutuurdum,” melodisi eşliğinde, servise koşturan öğrencilerin arasından geçerek lobiye ulaştı. Tam bahçeye çıkacakken sağdan bir veli yanaştı. 🚩“Hocam biraz konuşabilir miyiz? Dün akşam Pelin çok ağladı da...” “A ah! Ne oldu ki?” “Derste drama yaptırmışsınız. Pelin’in grubu da çok iyi hazırlanmış. Ama onları kaldırmamışsınız.”
“Evet. Süre yetmedi. Ama yarın sıra onlarda.” “Keşke süreyi iyi ayarlasaydınız hocam. Büyük hayal kırıklığı olmuş yani! Gece de sayıkladı hep!” Ayşenur öğretmen birkaç sitemkâr cümleyi daha nazikçe savuşturup bahçeye adımını attığında okul müdürüyle göz göze geldi.
Okul müdürü uzaktan ❌“Nöbete geç kaldınız hocam!” diye bağıramayacağı için önce saatine, sonra tekrar Ayşenur öğretmenin yüzüne baktı. Ayşenur öğretmen de uzaktan “Eğer paraşüt imkânı sağlarsanız üçüncü kattan doğrudan bahçeye atlayabilirim hocam!” diye bağıramayacağı için, bahçenin uzak köşesinden gelen bu nazik uyarıyı başını hafifçe öne eğerek karşıladı ve işine baktı. Nöbet bitince de koşarak ana sınıfına çıktı. Oğlu Doruk kapının dibinde bekliyordu. 💡“Anne, projeyi unutmadın değil mi!” Melodi kaldığı yerden devam ederken, Ayşenur öğretmen ertesi gün ana sınıfında geri dönüşüm defilesi olduğunu hatırladı. Bu gece bir kıyafet tasarlamaları gerekiyordu. Okuldan çıkıp arabaya bindiler. Tam otoparktan çıkarlarken telefon çaldı.
Arayan eşiydi. 📌“Hayatım, akşam annem gelecek. Demin aradı. Var mı alınacak bir şey falan?” “Yemeğimiz var dünden. Ama çayın yanına bir şeyler alabilirsin.” Eve girer girmez ana-oğul biriktirdikleri mavi kapakları salonun ortasına yığıp düşünmeye başladılar. “Takım elbise yapalım,” diye ısrar eden Doruk, en son kravata zor ikna oldu. Hemen iki tane pipeti birbirine bağladılar ve mavi kapakları kravat şeklinde pipete yapıştırmaya başladılar. Bu arada Doruk’un pantolonuna yapıştırıcı bulaştı. Okul pantolonunun diğer eşi de çamaşır sepetinde olduğu için defile hazırlığına kısa bir çamaşır molası verildi. Doruk’un lekeli pantolonu, evin sağından solundan toplanmış koyu renkli çamaşırlarla birlikte makinenin içinde dönerken, Ayşenur öğretmen de salona döndü. Son kapağı yapıştırdıklarında zil çaldı.
Gelen kayınvalidesiydi. “Hoş bulduk kızım. Ercan gelmedi mi daha?” “Yok anne, yediden önce pek çıkamıyor o.” “Ah yavrum! Perişan oluyor akşama kadar. Sen iyi ki akıllılık edip öğretmen olmuşsun kızım. Bak erkenden gelmişsin eve.” Yedi buçuk gibi eşi de geldi. Yemekte Ercan Bey gün boyu bankada uğraştığı müşterileri anlattı. Annesi de bir yandan torunuyla ilgilendi, bir yandan da oğlunu teselli etti.
Sofrada öğretmenlik-bankacılık kıyaslaması içeren birkaç cümle daha kuruldu. Ama Ayşenur öğretmen o sırada whatsapp grubundan ödevi anlamayan üç veliye açıklama yaptığı için tam duyamadı. Yemekten sonra çayı koyup salona geçtiler. Salonda bir yandan sohbete katıldı, bir yandan da hafta sonu yapılan veli toplantısının raporunu tamamlamaya çalıştı Ayşenur öğretmen. Çay bardakları üçüncü turu tamamlarken, Doruk herkesi öpüp yattı. Beşinci turda kanepenin üzerine uzanmış Ercan uyuklamaya başlayınca kayınvalidesi de toparlanıp çıktı.
Saat on ikiyi geçiyordu. Eşi kanepede hafifçe horlarken ve mahalledeki evlerin ışıkları bir bir sönerken, mesaisi rahat, tatili bol Ayşenur öğretmen toplantı raporunu bitirmiş, sabah yapacağı dersin planına göz atıyordu...