Madde Bağımlılığı Nasıl Anlaşılır?
- 03.11.2021
- 3 dakika
- 995 Okunma
- 0 Yorum
Bir kişide bağımlılık olup olmadığını anlamak için bazı genel kriterlere dikkat edilmesi gerekir. Bunlardan birisi yoksunluk belirtilerinin ortaya çıkmasıdır.
Madde Bağımlılığı Nasıl Anlaşılır?
Hiçbir ebeveyn çocuğunun madde kullanmasını istemez, çoğu zaman buna ihtimal de vermez. Fakat her ebeveyn bu konuda bilgi edinip olası durumlarda erken müdahaleye hazır olmalıdır.
Bağımlılığın derinleştiğinin de bir göstergesi olan bu belirtiler, kişinin bağımlılık maddesini almadığı zaman krize girmesiyle kendisini belli eder.
Krizin belirtileri bağımlılık maddesine göre farklılık gösterebilir.
- Alkol kullanan kişide hafıza kayıpları, çeşitli akıl rahatsızlıkları; kokain kullanan kişide ciddi bir enerji azalması, depresif ruh hali;
- Eroin kullanan kişide eklem ağrıları, grip belirtileri, ağızdan su gelmesi, öfke, sinirlilik, ishal, terleme, nöbet geçirme gibi belirtilerle karşılaşılır.
- Esrar ve bonzai kullanan kişide gözlerde kızarıklık, halsizlik, uykusuzluk ve hayal görme gibi durumlar görülmektedir.
- Tiner kullanan kişide yoğun koku, el ve kolda kesikler görülebilir. Dudak çevresinde izler oluşabilir. Kısa süreli keyif, hayal görme ve anlaşılmaz konuşma, zaman zaman bulantı, kusma karın ağrısı gibi şikâyetler görülmektedir.
Tedavi Süreci
Bağımlılıkta alınan maddeye ve türüne göre tedavi şekli ve süreci de farklılık gösterir. Eğer kişi bağımlılığından kurtulmak istiyorsa ve yoksunluk belirtileri de yoksa ayakta tedavi düşünülebilir. Ama ideal tedavi klinik ortamda uygulanan tedavidir. Yoksunluk belirtileriyle karşılaşılan bağımlılıklarda kriz döneminin rahat aşılması için klinik ortamdaki tedavi büyük önem taşır.
Bu taramada kişinin beyin gelişimi ve fonksiyonlarının nasıl olduğu, beyinde hacim değişikliğinin ve doku kaybının olup olmadığı saptanır. Kişilik testi, dikkat-bellek testi gibi testlerden sonra kişinin nöropsikolojik profili çıkarılır ve bunun üzerine bir tedavi planı hazırlanır. Tedavinin ilk aşaması klinik ortamda geçer. Kişi kriz dönemini atlatması için bağımlısı olduğu maddeden uzaklaştırılır. Detoksla vücudundaki toksinler temizlenir. Beyin kimyasını normalleştiren, maddeden soğutan, maddeye duyulan isteği azaltan yeni nesil ilaçlar verilir.
Bir yandan da terapi ile beyinde yeni zihinsel şartlanmalar oluşturulur, beynin frontal bölgesindeki sinirsel devreleri güçlendirecek arzu-dürtü kontrolü, amaç belirleme gücü, zaman yönetimi gibi zihinsel beceriler çalışılır; dikkat ve bellek eğitimi yapılır, bilgisayarlı eğitim modüllerinden de yardım alınır. Tedavi sırasında üç ayağın sağlıklı işlemesine de dikkat edilir: doktor, hasta ve aile. Bu üç ayak sağlıklı şekilde işlerse altı aylık bir sürecin sonunda kişi bağımlılığından kurtulur.
Anne Babanın Tutumu
Anne-babanın rehberliğinin zayıf olduğu, çocukla çok ilgilenilmediği ve bu ilgisizliğin bol harçlıkla örtüldüğü bir ailede çocuk madde kullanmaya başlasa bile ebeveyni anlamayabilir.
Genç uyuşturucu aldığında içine kapanır, odasına çekilir, rengi solar, zayıflar, bakışları donuklaşır. Anne babalar bu durumu gencin âşık olduğu şeklinde yorumlayabilirler.
Kimi ailelerde ise anne-baba aşırı kontrolcüdür; aşırı tepkiler verir, gencin odasına aniden girer, gizlice çekmecelerini karıştırır, işi çocuğun saçını tahlile götürmeye kadar vardırabilir. Ancak genç bu gizli kontrolleri hisseder, kendisine güvenilmediğini ve değer verilmediğini düşünür. Bu tür tutum hataları gençte madde arama davranışını pekiştirir.
Hz. Ali’nin çok güzel bir sözü vardır: “Çocuklarınızla 7 yaşına kadar oynayın, 7-15 yaş arasında arkadaş olun, 15’inden sonra istişare edin, onlara danışın.” der. Hz. Ali 1400 yıl önce söylediği bu sözle aslında bugün ideal aile olarak tanımlanan aile tipini öğütler. İdeal aile eşitlik ilişkisinin hâkim olduğu, her şeyin konuşulabildiği bir aile tipidir.
Evde kurulan dengeli ortamda her birey kendini mutlu hisseder. Genç, bir hata yaparak madde kullanmaya başlasa bile evi daha çekici geldiği için kendini düzeltme şansı sunan kapı ona her zaman aralık olur.
Gençler çoğu zaman “Sadece bir kere deneyeceğim, bir daha kullanmayacağım.” düşüncesiyle uyuşturucu gibi maddelere yönelebilir. Oysa kişinin DNA’sında bağımlılığa yatkınlık geni bulunabilir, bu gen sebebiyle kolaylıkla bağımlı hale gelebilir. Ebeveynler her konuda olduğu gibi bağımlılık konusunda da gerekli donanımı edinmelidir.
Bu yazı hazırlanırken Nevzat Tarhan’ın “Bilinçli Genç Olmak” kitabından yararlanılmıştır.