shutterstock_1773463238-241220211234.png

Fırsatlar Ve Tehditler Gelgitinde “İrade

  • 21.12.2021
  • 3 dakika
  • 630 Okunma
  • 0 Yorum

Bugün hem yaşadığımız gezegene gittikçe taşınması zor bir yük haline geliyor, hem bütün gezegeni bir anda yok edebilecek teknik imkânlara ulaşıyor, hem de bu gidişata ilişkin derin bir kaygı taşıyoruz hepimiz. Böylesi koşullar için ihtiyaç duyduğumuz en önemli şeylerden birisi irade gücüyken görünen o ki irade konusunda da önemli sorunlarımız var.

Fırsatlar Ve Tehditler Gelgitinde “İrade”

2020 yılı bütün insanlık için çok zor geçen bir yıldı. Çünkü bu yıl, dünya genelinde yüz binlerce insanın ölümüne neden olan ve hayatı kimi zaman durma noktasına getiren virüs salgını, savaşlar, kitlesel ölümler ve deprem gibi çeşitli felaketlerle bize hayatı sürekli sorgulatan bir yıl oldu. Bütün bu felaketler hayatımızı çeşitli şekillerde etkiledi ve ortaya kitlesel kaygı ve güvensizlik hali gibi durumlar çıkardı. Bu durum, geleceğe ilişkin kaygılarla birleşince, yeryüzünün insan için giderek daha güvensiz bir yere dönüştüğüne ilişkin kaygıyı besleyen bir hal alıyor ve yaşanan her yeni kitlesel felaket ve bunların doğurduğu ekonomik zorluklar bu duyguyu giderek derinleştiriyor.

Aslında insanlık benzer zamanları defalarca yaşamış ve benzer sahneleri defalarca izlemişti. Ancak belki de ilk defa yeryüzündeki hayatı yok edecek teknik imkânları elde ettiğimiz için yaşadığımız sorunlar bizi daha fazla korkutur hale geldi. Bu durum insanın yeryüzündeki varoluşuna yönelik kaygıları da giderek derinleştiriyor. Dünyanın sonuna ilişkin bilim kurgu filmlerinin bu kadar ilgi çekmesinin bir boyutu da sözü edilen bu kaygı olsa gerek.

Bugün hem yaşadığımız gezegene gittikçe taşınması zor bir yük haline geliyor, hem bütün gezegeni bir anda yok edebilecek teknik imkânlara ulaşıyor, hem de bu gidişata ilişkin derin bir kaygı taşıyoruz hepimiz. Böylesi koşullar için ihtiyaç duyduğumuz en önemli şeylerden birisi irade gücüyken görünen o ki irade konusunda da önemli sorunlarımız var.

Kuşak ayrışmasının en temel boyutu, fırsatlarla tehditlerin bir arada ortaya çıkması ve bunların sürekli kıyasıya bir rekabet içinde olmasıdır. Bu yönüyle bir yandan her nesle önemli fırsatlar sağlayan olumlu gelişmeler ortaya çıkarken, diğer yandan onları derinden etkileyen kitlesel sorunlar yaşanmaktadır. Her dönem aslında kendi kuşağının patolojilerini üretiyor. Bu dönemin neredeyse bir salgına dönüşen varoluşsal patolojisi de insan iradesine yönelik tehditlerin artması ve irademizin giderek daha çorak hale gelmesidir.

Teknolojideki ilerlemeler önümüze birçok alanda sayısız seçenek sunarken, diğer yandan sağlıklı tercihler yapmanın ve doğru kararlar almanın zeminini giderek yitirmeye başlıyoruz. Teknolojik her yeni gelişme önemli bir fırsatken aynı zamanda önemli bir tehdit içeriyor bizim için. Bilgiye anlık erişim, iletişim olanaklarından yararlanma, daha iyi şartlarda eğitim alma konusunda olukça şanslıyız. Ancak bağlarımız giderek zayıflıyor, zihnimiz giderek yanlış ve gereksiz bilgilerle doluyor ve eğitim sistemleri giderek yaratıcılığımızı köreltiyor. Önümüze çıkan duygusal ve zihinsel çeldiriciler daha önce olmadığı kadar çok, hiç olmadığı kadar güçlü ve hiç olmadığı kadar çeşitli. Bütün bu fırsatların ve tehditlerin gelgitleri içinde bir yandan kendimizi kontrol etme, duygu ve düşüncelerimizi düzenleme ve hayatımıza yön verme ihtiyacımız giderek artarken, diğer yandan yaşadığımız kaygan zeminde kontrolü yitirmeye başladığımızı düşünüyoruz. İrade gücüne yeniden dönme ihtiyacını tam da bu noktada hissediyoruz belki de. Bugün yaşadığımız şey küresel bir sorun haline gelen bir irade bunalımıdır.

İnsan her şeyi görünürde kontrol edebiliyor olmanın özgüveniyle yaşarken, aslında hayatı ve tercihleri üzerindeki kontrolü giderek yitiriyor. Hayatına doğrudan ve dolaylı olarak etki eden binlerce değişkenin karşısında daha pasif, daha etkisiz hale geliyor. Bu yüzden her geçen gün karar alma, tercihte bulunma, seçim yapma, haz erteleme, sorumluluk alma, yapılması gerekeni sonuna kadar sürdürme gibi temel insani yönlerimiz zarar görüyor ve bu sürece ilişkin hissettiğimiz acziyet giderek derinleşiyor. İnsanların, harekete geçmenin önündeki en büyük engelin irade zayıflığı olduğunu düşünmesi tam da bu nedendendir. Bireysel tercihlere, özgürlüğe ve doğru karar verme süreçlerine yoğun vurgu yapılan bu zamanda, diğer yandan sorumluluk duygumuzu, karar alma irademizi ve seçim yapma özgürlüğümüzü giderek çökerten ve felç eden süreçlerle karşı karşıyayız. İrade gücüne ilişkin bu ihtiyaç ve sorunlar sadece çocukların ve gençlerin değil, her yaş grubundan insanın yaşadığı önemli sorunlardan biri haline geliyor.

Bu yüzden de özgüveni yüksek ancak harekete geçme konusunda sorun yaşayan, başladığı işi sürdürecek motivasyonu bulamayan, kimi zaman ilk engelde pes edip kişilerarası ilişkilerini kolayca sonlandırabilen oldukça yaygın bir profil çıkıyor karşımıza.

Dr. Ferhat Kardaş (Bu yazı, yazarın “İrade Eğitimi” adlı kitabından alınmıştır.)