4-220220241320.png

Hacı Murat

  • 26.01.2023
  • 8 dakika
  • 904 Okunma
  • 0 Yorum

Buradaki okuma kılavuzumuzla öğrencilerinizle birlikte, klasik eserlerden Hacı Murat'ın incelemesini yapabilirsiniz.

Yazar ve Eser Hakkında

Adı: Lev Tolstoy

Doğum Tarihi Ve Yeri: 9 Eylül 1828, Yasnaya Polyana, Rusya İmparatorluğu

Ölüm Tarihi Ve Yeri: 20 Kasım 1910, Astapova, Rusya İmparatorluğu

Yaşadığı Yer: Rusya İmparatorluğu

Günlük Yazıyordu!

Tolstoy genç yaşlarında sistemli ve ciddi bir şekilde günlük tutmaya başlamıştı. Tolstoy, günlük tutarak kendi gelişiminin akışını izleyebileceğini düşünmüş, bir anlamda zamanını kontrol altına almak istemişti. “Hayatımın başında nöbet tutacağım.” derdi.

Tolstoycular

Tolstoy’un her gününü nasıl geçirdiğini bir bir yazan “Tolstoycular” yani hayranları vardı. Tolstoy için günlük tutuyorlardı. Tolstoycuların başında, Tolstoy’un sekreteri Nikolay Nikolayeviç Gusev vardı. Onunla birlikte piyanist Goldenweiser, doktoru Duşan Makovistki titizlikle günlük tutuyorlardı.

Yazarlık Dışında Ne Yaptı?

Tolstoy, üniversite eğitimine başladığı yıllarda kitap yazmaya başladı. Günlük yazarak, zaten kendi yazı gelişimini izleme fırsatını buluyordu. Üniversite yıllarında ise derslerden kalan zamanlarında ilk kitap çalışmalarını yapmaya başlamıştı. Yazarlığa tam olarak, kendi hayatından izler taşıyan “Çocukluğum” kitabıyla başladı. 1851’de askerlik yaptığı dönemde yazdığı bu kitabı, 1852’de yayımlattı.

Yazarlığının yanında, Tolstoy’un yaptığı işlere bakılırsa, çok yönlü biri olduğu kolaylıkla anlaşılır. İnsanlar arasındaki ilişkileri geliştirmek için çaba gösteren Tolstoy, eğitimciliği kendisine en önemli görev olarak seçmişti. Toprak kölesi olan Rus köylülerinin durumu onu hep endişelendirdi. Yasnaya Polyana’da köylüleri eğitmek için bir okul açtı.

Tolstoy, tarihe çok meraklıydı. Kendisine özgü bir tarih felsefesi geliştirerek, Savaş ve Barış adlı eserinin sonuna da bu fikirlerini ekledi. Onun tarih felsefesi o dönemde, birçok tartışmaya sebep olmuştu. Bu yüzden Tolstoy, bir makale yazarak eleştirilere cevap vermek zorunda kaldı.

Tolstoy’un uğraşlarından bir tanesi de dil öğrenmekti. Üniversiteye ilk girişinde Diller Fakültesi’ni tercih etmekle kalmadı, yıllar sonra da dil öğrenmenin peşini bırakmadı. İlerlemiş yaşına rağmen Eski Yunanca öğrenmeyi hedeflemesi onun ne kadar öğrenmeye açık biri olduğunu gösteriyordu.

Böyle bir sanatçının müziğe karşı kayıtsız kalması düşünülemezdi. Yaşamı boyunca ünlü müzisyenlerle dostluk kurdu. Bunlardan biri Nikola Rubinstein, diğeri ise Çaykovski’ydi. Tolstoy, iyi bir müzik dinleyicisiydi. Fakat sadece bir dinleyici olarak kalmadı. Amatör bir müzisyendi aslında. Piyano çalmayı, beste yapmayı sık sık denerdi.

Yıllar Süren Küskünlük

Tolstoy, Çocukluğum’dan sonra hızla ünlenmeye başlamıştı. Özellikle Sivastopol hikâyeleriyle Turgenyev, Gonçarov, Ostrovski gibi birçok yazarın dikkatini çekti. Turgenyev’in, Sivastopol hikâyelerini okurken çok ağladığı ve “Yaşa!” diye bağırdığı söylenir. Turgenyev, çok etkilendiği bu eserin yazarıyla büyük ihtimalle yakın bir dostluk kurmak istedi. Fakat Tolstoy’la ilk karşılaşması çok da iyi bir anı olmadı onun için. Çünkü Tolstoy, Turgenyev ve diğer yazarların kendilerini seçkin bir sınıf sanmalarından hoşlanmıyordu. İlk görüşmelerinde Turgenyev’le fikirleri uyuşmadı, aralarında şiddetli tartışmalar yaşandı. 25 Haziran 1861’de günlüğüne, “Turgenyev’le açık ve kesin dargınlık…” yazmıştı. Turgenyev de ona dargındı. Tolstoy’un kendisine yazdığı mektuplardan birine verdiği cevapta, her konudaki görüşlerinin aşırı zıt olduğunu vurguluyor, Tolstoy’la ilişkisini sonsuza dek keseceğini yazıyordu. Fakat öyle olmadı. 1878 baharında Tolstoy ve Turgenyev barıştı. Tolstoy, Turgenyev’e mektup yazarak özür diledi. Onun bu adımından sonra, karşılıklı ziyaretler gerçekleşti. Turgenvey, 1878 Ağustos’unda Yasnaya Polyana’ya gitti. Tolstoy da, 1881 Temmuz’unda onu görmeye gitti.

Roman Ve Hikâyeleri:

Çocukluğum (1852): Tolsoy’un ilk romanıdır. Kitabı yazarken, çocukluk arkadaşlarından, kendi hayatından ve tüm ailesinden ilham alan Tolstoy, bu eseriyle çocukluğu ve gençliği hakkında ipuçları verir. Tolstoy, Çocukluğum’u tek bir kitap olarak yayımlatmış, roman ilgi görünce İlkgençliğim, Gençliğim kitaplarını da yazmaya karar vermiştir. İlkgençliğim 1854’te, Gençliğim ise 1856’da yayımlanmıştır.

Sivastopol Serisi (1855) : Tolstoy’un üç hikâyeden oluşan serisidir. Tolstoy, serinin ilk hikâyesi “Sivastopol Aralık 1854’te Sivastopol şehrini anlatır. “Sivastopol Mayıs 1855”, “Sivastopol Ağustos 1855” isimli hikâyelerde ise, savaşın acımasızlığına ve Rus halkı üzerindeki etkisine değinmiştir.

Kazaklar (1863): Romanda yazıldığı dönemin Rus aristokrasisi ve Rus şehir yaşamını anlatılır. Rus hayatı, Kazaklar ve Kazak köyleriyle gerçekçi bir biçimde karşılaştırılmıştır. Romanın ana karakteri, genç bir Rus aristokrat olan Olenin’dir. Olenin de, Tolstoy gibi farklı bir hayat arayışı ile Kazakların içinde yaşamak istemiştir. Tolstoy’un hayatından izler taşıdığı için Kazaklar’ın yarı-otobiyografik bir roman olduğu söylenebilir.

Savaş ve Barış (1869): Tolstoy’un en dikkat çeken ve ilgi gören romanlarından biri olan Savaş ve Barış, Napolyon döneminde yaşanan Rusya ve Fransa arasındaki savaşı konu alır. Tolstoy, eserine “İyi Biten Her Şey İyidir” adını vermek istemiş, daha sonra vazgeçmiştir. Savaş ve Barış’ta aynı zamanda 1800’lerin ortalarında Rusya’nın içinde bulunduğu sosyal ve ekonomik koşullar, saray yaşamı, Rus halkının kentlerde, köy ve kasabalarda, büyük çiftliklerde sürdürdüğü hayat ve dönemin önde gelen kişileri de anlatılır. Eleştirmenlerin “destan” olarak tanımlandığı romanın bu kadar ilgi görmesinin sebeplerinden birisi de, romanda 500’ü aşan karakterin bulunmasıdır. Tolstoy, yedi yıl gibi uzun bir zaman diliminde yazdığı Savaş ve Barış’ta dönemin tarihi olaylarını detaylıca anlatır.

Anna Karenina (1877): Tolstoy’un Savaş ve Barış adlı eserinden sonra en çok ilgi gören romanıdır. Rus aristokrasisine mensup Anna Karenina, romanın ana karakteridir. Tolstoy, romanında Rusya’yı ve dönemin aristokratlarını doğru yönleriyle yansıtarak, bir Rus ailesinin hayatına tanıklık etmemizi sağlar. Bu roman aynı zamanda sinemaya da defalarca uyarlanmıştır.

İnsan Ne İle Yaşar? (1885): Tolstoy’un bu kitabı farklı farklı hikâyelerden oluşur. “İnsan Ne İle Yaşar?” isimli hikâyede Simon ve ailesinin çok yoksul olmasına rağmen Michael isminde birini evlerinde misafir etmesi anlatılır. Tolstoy, bu hikâyeyle merhamet ve sevginin hayattaki önemini hatırlatmak istemiştir.

İvan İlyiç’in Ölümü (1886): İyi bir hayat yaşadığını zanneden bir adamın, ölümün yaklaştığını anladıkça yavaş yavaş aslında yaşamamış olduğunu fark edişini anlatır. Hikâyeye ilişkin fikir Tolstoy’un aklına, 1881’de Tula Mahkemesi’nde yargıçlık yapan İvan İlyiç Meşnikov’un öldüğünü duyduğunda gelmiştir. Tolstoy daha sonra Meşnikov’un kardeşinden olayın ayrıntılarını öğrenmiştir.

Kroyçer Sonat (1889): Tolstoy, Kroyçer Sonat’la “müzikal roman” türünün ilk örneğini verdi. Beethoven’in aynı adlı parçasından esinlenerek yazdığı romanda, bir adamın kıskançlık duygusu yüzünden başına gelen olayları anlatır.

Efendi ile Uşağı (1895): Kitap, Tolstoy’un farklı dönemlerde yazdığı üç hikâyesinden oluşur. Tolstoy, kitaba adını veren “Efendi ile Uşağı” adlı hikâyesinde sevgi ve şefkatin insanlık için kurtuluş yolu olduğunu vurgular. Tolstoy, bu eserinde insani ve dinî değerleri bir arada anlatmıştır.

Sergi Baba (1898): Sergi Baba, beş öykü içerir. Kitaba adını veren “Sergi Baba” adlı öyküde, gecesini gündüzünü ibadetle geçiren, fakat nefsanî duygulardan arınamamış bir rahibin kişiliğini sorgulaması anlatılır. Tolstoy, kitaptaki “Baskın” ve “Orman Kesimi” isimli öyküleri ise, orduda görev yaptığı zaman yazdı. Bu öykülerle savaşa karşı olduğunu anlatmak istedi.

Diriliş (1899): Tolstoy Diriliş’i, geçirdiği ruh ve inanç buhranının ortasındayken yazmıştır. Diriliş’te genç ve yakışıklı bir soylu olan Prens Nehludov’ın hizmetçi kızı Katyuşa Maslova’yla yaşadığı aşk anlatılır. Tolstoy, bu romanıyla toplumsal eşitsizliği, üst sınıfların kalpsizliğini, Çarlık Rusyası’nın acımasız bürokrasisini eleştirir.

ESERDE KİM KİMDİR?

Hacı Murat: Romanın ana karakteri, Şeyh Şamil’in naibidir. Ruslara karşı yapılan savaşlarda kahramanlıklarıyla ün salan ve halkı tarafından saygı duyulan Hacı Murat, ailesi uğruna canını feda edecek kadar korkusuzdur.

Şeyh Şamil: Rusya’nın baş düşmanıdır. Çeçen halkının sayıp, sevdiği lideri, imamıdır. Halkın davalarını çözmek ve kararları vermekle sorumludur. Düşman cephesine geçen Hacı Murat’ın yakalanması emrini vermiştir. Hacı Murat’ın çok zeki olduğunu düşünür.

Hamzat: Çeçen halkının Şeyh Şamil’den önceki lideridir. Hacı Murat’ın ağabeyinin sütkardeşi Ebununsal Han ve Hacı Murat’ın manevi kardeşi Ummuhan’ın ölümüne sebep olan kişidir.

Eldar: Hacı Murat’ın en güvendiği adamıdır. Hacı Murat, en zor zamanlarında yanındaki Eldar’ı “çelik gibi sert” olarak tanımlamıştır.

Sado: Şeyh Şamil’den kaçan Hacı Murat’ı evinde ağırlayan misafirperver bir kişidir. Hacı Murat’ı canı pahasına korumuş, onu misafir etmekten duyduğu memnuniyeti sürekli dile getirmiştir.

Han Mahoma: Hacı Murat’ın Ruslara geçme teklifini, ev sahibi Sado’nun kardeşi Batu’yla Prens Vorontzov’a iletmiştir. Tekrar Şeyh Şamil’in tarafına geçebileceği düşünülen, güvenilmeyen kişidir.

Çavuş Panov: Prens Vorontzov’u görmeye gelen kişileri karşılayan çavuştur.

Prens Vorontzov: Hacı Murat’ın Rusya’ya sığındığı haberini ilk alan kişidir. Rusların düşmanı Hacı Murat’ı kendi tarafına çektiğine sevinmiş, onu evinde misafir etmiştir.

Aydeyev: Askere ağabeyi Akim yerine gönüllü olarak yazılan, sonra pişman olan askerdir. Bondarenko isimli askerle, Hacı Murat’ın habercilerini nöbetçiye teslim eden kişidir.

Nikitin: Çavuş Panov’un bölüğündeki askerlerden biridir. Karamsar bir hâli vardır.

Marya Vasilyevna: Albay Vorontzov’un eşidir. Hacı Murat’ın, oğlu Bulka’ya kamasını hediye etmesi Marya Vasilyevna’nın çok hoşuna gitmiş, Hacı Murat’a sempati duymuştu.

Poltoratzkiy: Rus askerlerinin bölük komutanıdır. Marya Vasilyevna ile yakınlık kurmuştur.

Hamzalo: Hacı Murat’ın adamları arasına katılan Çeçen bir fedaidir. Aslında Şeyh Şamil’e bağlı olduğu düşünülen ama neden taraf değiştirdiği anlaşılamayan kişidir.

Vavila: Poltoratzkiy’in uşağıdır. Keyif ehli olmasıyla bilinir. Kendi hayatından memnun değildir. Depo Memuru İvan Matveyeviç’in hayatına gıpta eder.

Loris Melikov: Hacı Murat ve adamlarını gözlemekle görevli yaverdir. Hacı Murat’ın hayat hikâyesini dinleyip, rapor eden kişidir.

Hanefi: Başta Hacı Murat’la düşmanken, daha sonra onun manevi kardeşi olmuştur. Efendisine oldukça bağlıdır.

Çar Nikolay: Tek başına her işi halledebileceğine inanan kibirli kişidir. Verdiği kararlardan oldukça sert ve acımasız biri olduğu anlaşılır. Fakat bu kişilik yapısıyla, Hacı Murat’ın Kafkasya’da kalmasını sağlamıştır.

Çernişev: Çar Nikolay’ın tüm kararlarını itiraz etmeden onaylayan savaş bakanıdır. Prens Vorontzov’un sevmediği kişidir.

Butler: Hacı Murat’la samimi bir dostluk kuran, onunla sık sık sohbet eden subaydır.

İvan Matveyeviç: Göz hapsindeki Hacı Murat’ı evinde misafir eden komutandır. Hacı Murat’ın yiğit biri olduğunu düşünür.

Marya Dmitriyevna: İvan Matveyeviç’in eşidir. Hacı Murat’ı seven ve onun sempatisini kazanan kişidir.

Kumık Prensi Arslan Han: Hacı Murat’a düşman olan kişidir. Onu öldürmeye çalışmışsa da başaramamıştır.

Patimat: Hacı Murat’ın annesidir. Hacı Murat’ın iki eşi ve beş çocuğuyla beraber Şeyh Şamil tarafından tutsak edilmiştir.

Yusuf: Hacı Murat’ın oğludur. Babasının Şeyh Şamil’e karşı çıkmasının sebebini anlayamaz. Sürekli babasını suçlar.

Komenev: Hacı Murat’ın ölüm haberini bildiren askerdir.

Mehtulinli Hacı Ağa: Önceden Hacı Murat’la yakın arkadaş olan, fakat daha sonra Ruslara katılarak onun düşmanı olan kişidir.

Ahmed Han: Avar bölgesine komutan olarak atanan kişidir. Hacı Murat’ı yakalayanlardan biridir.

KİTAP HAKKINDA BİLGİLER

KİTAP İÇİN YAZAR NEREDEN İLHAM ALDI?

Hacı Murat, 1851-1852 yılları arasında Kafkaslarda yaşanan savaşın son dönemini konu alır. Tolstoy, bu romanı yazarken, sadece kaynaklardan edindiği bilgilerden yararlanmadı. Kendisi de 1851’de yirmi üç yaşındayken, savaşa gönüllü bir subay olarak katıldı. Bir yazarın tanık olduğu olayları, özellikle bu olaylar tarihe geçiyorsa, yazmaması mümkün değildi. Tolstoy için de öyle oldu. Kafkaslarla ilgili son yapıtı Hacı Murat’ı savaşlardan kırk beş yıl sonra 1896’da yazmaya karar verdi. Fakat Tolstoy’a bu romanı yazdıran, ilham verenler savaş deneyimlerinden çok Kafkas halkı ve Hacı Murat’tı. Savaşlara katıldıktan sonra tüm yaşamı boyunca Kafkas halkına ilgi duyan Tolstoy’un yazdığı notlardan öğrendiğimize göre, Yasnaya Polyana’da kurduğu okulda, çocuklara akşam sohbetlerinde savaş anılarını, Hacı Murat’ı anlatıyordu.

Daha fazla kitap için tıklayınız