5-220220241545.png

Vatan Yahut Silstre/Öğretmen Okuma Kılavuzu

  • 24.01.2023
  • 6 dakika
  • 360 Okunma
  • 0 Yorum

Buradaki okuma kılavuzumuzla öğrencilerinizle birlikte, klasik eserlerden Vatan Yahut Silistre'nin incelemesini yapabilirsiniz.

Yazar ve Eser Hakkında Adı: Namık Kemal

Doğum Tarihi ve Yeri: 21 Aralık 1840-Tekirdağ

Ölüm Tarihi ve Yeri: 2 Aralık 1888-Sakız

YAZAR BAŞKA NELER YAZDI?

Oyunları

Zavallı Çocuk (1873): Namık Kemal’in üçüncü oyunu olan Zavallı Çocuk, Magosa’da yazıldı. Üç perdelik kısa bir “facia” diye tanımlanan bu oyunda, ailesini kurtarmak için kendisini ve aşkını feda eden Şefika Hanım’ın acıklı hikâyesi anlatılmaktadır.

Akif Bey (1874): Namık Kemal’in en dikkate değer oyunudur. Oyunla aynı ismi taşıyan Akif Bey, bir deniz subayıdır ve Kırım savaşı nedeniyle çok sevdiği karısı Dilruba’dan ayrılmak zorunda kalır. Fakat karısı Akif Bey’in zannettiği kadar iffetli biri değildir ve kocasını aldatmaktadır. Akif Bey bunu, ölümden dönüp, koşarak eve geldiğinde öğrenir.

Gülnihal (1875): Namık Kemal’in yazdığı ikinci tiyatro oyunudur. Osmanlı hükümetinden korkusu kalmamış sancak beylerinin başına buyruk davranışlarını, zalimliklerini ve halka acı çektirmelerini konu edinen bu oyundaki kişilerin her birinin, o dönem Osmanlı Devlet yönetimindeki kişileri temsil ettiği öne sürülmektedir. Bu sebeple olsa gerek, oyun defalarca sansüre uğramıştır ve Namık Kemal’in belirttiğine göre oyun neredeyse tamamen değişmiştir.

Celaleddin Harzemşah (1875): Namık Kemal’in Magosa’da yazmaya başlayıp uzun bir aradan sonra Midilli’de bitirebildiği bu oyun, üzerinde çok çalıştığı ve en sevdiği tiyatro eseridir. Eserde, İslam âlemini tehdit eden Moğol istilasına karşı durmaya çalışan Celaleddin Harzemşah ve onun ideali uğruna giriştiği büyük mücadele anlatılır.

Karabela (1910): Namık Kemal’in üslup ve kuruluş açısından en zayıf eseridir. Bir Hint hükümdarının kızının şehvetten gözü dönmüş bir harem ağası tarafından tecavüze uğramasını; kızın, sevdiğiyle nikâhlandığı gece harem ağasını öldürdükten sonra sevgilisiyle birlikte intihar edişini anlatır.

Romanları

İntibah (1876): Namık Kemal’in roman türünü denemek için yazdığı ilk eseridir. Romanın kahramanı Ali Bey, genç ve tecrübesiz bir gençtir. Babasının ölümüyle hassas bünyesi iyice sarsılır. Ali Bey’in annesi, oğlunun biraz açılması için onu Çamlıca’ya gezmeye gönderir. Bu geziler zamanla Ali Bey’in çok hoşuna gider ve orada tanıştığı Mahpeyker isimli bir kadına âşık olur. Fakat Mahpeyker bir fahişedir. Ali Bey’in arkadaşları ve annesi Ali Bey’e bu durumu anlatıp bu sevdasından vazgeçirmeye çalışırlar. Annesi, oğlunun kalbindeki ateşi söndürebilmek için eve Dilaşup adlı bir cariye satın alır. Ali Bey, Dilaşup’la evlenmeyi kabul eder. Fakat bu durum Mahpeyker’i çileden çıkarır ve intikam hazırlıklarına başlamasına neden olur. Önce Dilaşup’un da bir fahişe olduğu dedikodusunu ortaya atar ve Ali Bey’in bu iftiraya inanarak karısını evden kovmasına neden olur. Daha sonra Dilaşup’u yanına alıp onu çalıştırmak ister; fakat Dilaşup buna asla razı olmaz. Mahpeyker bununla da yetinmeyerek Ali Bey’i öldürmek için bir kiralık katil tutar. Bu planı duyan Dilaşup, Ali Bey’in yerine geçer ve katil, Dilaşup’u Ali Bey zannederek onu sırtından vurur. Dilaşup’un cesedini gören Ali Bey de Mahpeyker’i öldürür.

Cezmi (1880-1882): Birtakım eksiklikleri de olsa, tarihî roman denemeleri arasında Cezmi’nin önemli bir yer vardır. Namık Kemal’in İntibah’taki acemiliği de bu romanla azalmıştır. Cezmi’nin kişiliğinde Namık Kemal’den izler görülür. Cezmi de hem şairdir hem de atlı sporuyla ilgilenmektedir. Romanda, III. Mehmet Devri’nde İstanbul’da çıkan asker isyanının öncülerinden biri olan şair Cezmi’nin yetişmesi ve onun İran Savaşları sırasında gösterdiği kahramanlıklar, arkadaşı Adil Giray’ın başından geçen aşk macerası çevresinde anlatılır.

DİĞER ESERLERİ

Namık Kemal, “vatan şairi” olarak bilinmektedir; fakat yaşarken şiir kitabı yazmamıştır. Oyunları ve romanlarının yanı sıra, eleştiri ve tarih alanında da derinlemesine çalışmış ve yaşadığı dönemin öncü isimlerinden biri olarak hayatını sürdürmüştür. Mukaddime-i Celal, Bahar-ı Daniş, Tahrib-i Harabat, İrfan Paşa’ya Mektup, Takip adlı kitaplarında ve bazı makalelerinde özellikle Divan şiirini eleştirmiş ve bu şiirin Türk halkının duygularını ya da fikirlerini anlatamayacağını çünkü Türk kültürüne ve diline uygun olmadığını öne sürmüştür. Aynı zamanda edebiyatın sırf hayallerden ve arzu edilen durumlardan oluşamayacağını, gerçeğe uygun olmayan edebiyatın kıymetli olamayacağını belirtmiştir. Babasından aldığı tarih bilgisini ilk kez eserlerinde kullanan Namık Kemal, zamanla bu alandaki bilgisini artırarak çeşitli eserler kaleme almıştır. Bunlardan ilki İstanbul’un fethine dairdir ve Barika-i Zafer adını taşımaktadır. Devr-i İstila, Evrak-ı Perişan, Emir Nevruz, Silistre Muhasarası, Kanije ve Osmanlı Tarihi adlı yapıtlarında, Osmanlı Devleti’nin gelişmesini, büyük bir imparatorluk hâline gelmesinde rol sahibi olan büyük hükümdarları anlatmayı ve kahramanlık tarihini anlatan eserlerin eksikliğini gidermeyi amaç edinmiştir. Renan Müdafaası’nda ise, Osmanlı’yı küçük gören Avrupa’yı eleştirmektedir ve Osmanlılığın bir medeniyet meselesi olduğunu ispat etmeye çalışmıştır.

ESERDE KİM KİMDİR?

Zekiye Hanım: İslam Bey’e ilk görüşte âşık olan ve onun yokluğuna dayanamayacağı için erkek kılığına girip savaşa giden cesur kadın.

Hanife Hanım: Zekiye Hanım’ın sütannesi. İslam Bey’in mektubunu Zekiye Hanım’a getiren kişidir.

İslam Bey: Vatan aşkını her şeyden üstün tutan ve vatanı için can vermek isteyen kahraman bir askerdir. Zekiye Hanım’a ilk görüşte âşık olmuştur.

(Ahmet) Sıtkı Bey: Silah arkadaşı Ali Bey’i ve bölüğünü kurşuna dizme görevini reddetmesi yüzünden yüzbaşı rütbesi alınan, bu utancı taşıyamadığı için ailesini bırakıp kaçan ve daha sonra kimliğini gizleyip “Sıtkı” ismiyle rütbesini geri alan kişidir. Zekiye Hanım’ın babasıdır.

Rüstem Bey: Sıtkı Bey’in aslında Ahmet Bey olduğundan şüphelenen, Sıtkı Bey’in inkârlarına rağmen Ahmet Bey’in hikâyesini anlatırken ki duygulu hâllerinden onun Ahmet Bey olduğunu anlayan kişidir.

Abdullah: Her durum için “kıyamet mi kopar” diyen, cesur çavuş.

BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?

Namık Kemal’in Magosa’da Hapsedildiği Kale Bugün Ne Durumda Biliyor musunuz? 🧐

Vatan yahut Silistre’nin Gedik Paşa tiyatrosunda oynanmasının ardından gördüğü yoğun ilgi, padişahı rahatsız etmiş ve Namık Kemal Magosa’ya sürgün edilmiştir. Namık Kemal’in ömrünün üç yılını geçirdiği bu kale, bugün Namık Kemal Zindanı ve Müzesi adıyla ziyarete açılmıştır. Kale, Magosa’da, Namık Kemal Meydanı’nın batısındaki Venedik Sarayı’nın avlusunda yer alan, dikdörtgen planlı ve iki katlı bir yapıdır. Tek olan hücrenin kapısı Venedik Sarayı’nın avlusuna açılmaktadır. Üst kattaki dikdörtgen planlı odanın önünde bir sahın bulunmaktadır. Önceleri alt kattaki zindana kapatılan şair, daha sonra üst kata çıkarılır ve 1876 yılında V. Murat’ın affıyla İstanbul’a döner.

Vatanı Anladık da “Silistre” Neresi Peki? 🤔

Bulgaristan’ın kuzeydoğusunda, Dobruca bölgesinde, Tuna kıyısında bulunan bir şehirdir. 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı’nda ve 1853-1856 Kırım Savaşı’nın başlarında Osmanlı ve Rus çatışmalarına sahne olmuştur. Namık Kemal de Vatan yahut Silistre adlı oyununda Kırım Savaşı öncesinde yaşanan bu çarpışmayı konu edinmiştir. Rus Ordusu, Tuna Nehri kıyısındaki Silistre Kalesini kuşatarak Osmanlı güçlerini yetmiş gün boyunca yoğun bir baskı altında tutmuştur. Başlangıçta Rus ordusu 50 bin askerden oluşurken ilerleyen günlerde bu sayı 80 bine kadar yükselmiştir. Osmanlı ordusu ise 10 bin askerden oluşmaktaydı ve bu ciddi fark, Osmanlı ordusunun etrafındaki çemberi giderek daralttı ve Osmanlı üzerindeki baskıyı sürekli artırdı. Kale muhafızları ise baskıya müthiş bir direnç gösterdi. Sertleşen çatışmalarda Osmanlı generali şehit düşerken Rus generali de yaralanarak yerini genç bir prense bıraktı. Bu prensin hazırladığı büyük saldırıda prens ve yardımcısı ağır yaralandı; bunun üzerine de Rus ordusu hızlı bir şekilde kaleyi boşalttı. Bu mücadele, Kırım Savaşı’nın dönüm noktası olduğu gibi, Osmanlı’ya da hem diplomatik hem de askerî kazanç sağlamıştır.

Düşündürücü Sorular

1. Dördüncü ve beşinci perdede geçen “aşk, babalık, evlat sevgisi, dostluk” gibi kavramların bir arada olduğunu görüyoruz. Sizce bu durumun “vatan” kavramıyla nasıl bir ilgisi vardır?

2. Vatan yahut Silistre’de kimler, nelerden, neden fedakârlık etmiştir?

3. Vatan yahut Silistre’de size inandırıcı gelmeyen kişi /kişiler veya durum / durumlar var mıdır? Varsa bunlar nelerdir? Neden inandırıcı bulmadınız?

4. Benzer bir oyun yazmanız istense hangi şehri anlatırdınız? Neden?

KAYNAKÇA

Akün, Ömer Faruk, “Namık Kemal”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C. 32. (361-378), İstanbul 2009 Akyüz, Kenan, Modern Türk Edebiyatının Ana Çizgileri, İnkılâp Kitabevi, İstanbul 1995 Memet Fuat, Namık Kemal, YKY, İstanbul 2012 Tanpınar, Ahmet Hamdi, 19’uncu Asır Türk Edebiyatı Tarihi, Çağlayan Kitabevi, İstanbul 2001

Daha fazla kitap için tıklayınız