Öğrencilerdeki uyumsuzluklar ve problemler, öğretmenin olumlu yaklaşımı ile büyük ölçüde azaltılabilir. Öğretmen, öğrencilerin psikolojik özelliklerini çok iyi bilmelidir. Bedensel, zihinsel, duygusal, cinsel ve ahlaki gelişim özelliklerini, sosyokültürel yapılarını ve çevre şartlarını dikkate alarak, buna göre hareket etmelidir.
Problemli Çocuklar Karşısında Öğretmenin Tutumu
Okul çağı çocukları üzerinde yapılan araştırmalarda, öğrencilerin ortalama yüzde 10’unun tedaviyi ya da kılavuzluğu gerektirecek düzeyde çeşitli ruhsal uyumsuzluklar gösterdiği belirlenmiştir. Bunlar okul öncesinde başlayıp, okulda da devam eden uyumsuzluklardır.
Ancak öğretmenin başarılı olabilmesi için bu konudaki tutumu şöyle olmalıdır:
- Öğretmen, öğrencilerin psikolojik özelliklerini çok iyi bilmelidir. Bedensel, zihinsel, duygusal, cinsel ve ahlaki gelişim özelliklerini, sosyokültürel yapılarını ve çevre şartlarını dikkate alarak, buna göre hareket etmelidir. Kesinlikle peşin hükümle davranmamalı, her çocuğun davranışlarının arka planında birtakım nedenler bulunabileceğini düşünmelidir.
- Öğrencilerini her yönüyle tanımaya çalışmalı, kırıcı hareketlerden, katı ve sert tutumlardan kaçınmalıdır.
Özellikle problemli çocuklarla ilgili şu bilgileri edinmelidir:
✓ Çocuk doğumundan itibaren önemli hastalıklar geçirmiş midir?
✓ Sağlıkla ilgili problemleri olmuş mudur?
✓ İlk çocukluk devrelerinde başından önemli olaylar geçmiş midir?
✓ Zekâ durumu nasıldır?
✓ Dersteki başarısı, sınıf içi ve sınıf dışı faaliyetleri nasıldır?
✓ Ailesinin kültürel ve ekonomik durumu, ailedeki fert sayısı nedir?
✓ Anne ve baba arasında geçimsizlik var mıdır?
İşte öğretmenin bu konularda elde ettiği bilgilerle, çocuğun probleminin gerçek sebebini bulması kolaylaşacaktır.
• Problemli öğrencilerle bizzat ilgilenerek, gerek kendileriyle gerekse anne ve babalarıyla görüşerek, problemlerini çözmeye çalışmalıdır. Bu konuda yardım alabileceği kişilerle, öğrencinin dersine giren diğer öğretmenlerle ve özellikle psikolojik danışma ve rehberlik uzmanlarıyla görüşerek, neler yapması gerektiğini kararlaştırmalıdır. Kuşkusuz bu, ülkemiz şartlarında, sınıftaki öğrenci sayısı yetmişlere varan okullarımızda görev yapan öğretmenlerimiz için zor bir durumdur.
Bunca zorluğuna rağmen, fedakârlıkla yürüttüğü görevinde başarısını artırmak için yukarıda saydığımız çabaları da ortaya koyan öğretmenlere, öğrencilerinin sevgi ve saygıyla bağlandıkları bir gerçektir.
• Bütün öğrencilerin davranış gelişimlerini olumlu yönde etkileyecek, onlara başarı zevki tattıracak faaliyetler düzenlemeli ve bu faaliyetlere problemli öğrencilerin de katılmalarını sağlamalıdır. Böylece bir şeyi başarmanın verdiği haz, öğrenciyi rahatlatacak ve daha uyumlu kılacaktır.
Prof. Dr. Hüseyin Peker (Bu yazı yazarın “Zor Çocuk Yoktur” adlı kitabından alınmıştır.)