7-220220241504.png

Kelile ve Dimne/Öğretmen Okuma Kılavuzu

  • 09.11.2022
  • 7 dakika
  • 449 Okunma
  • 0 Yorum

Buradaki okuma kılavuzumuzla öğrencilerinizle birlikte, klasik eserlerden Kelile ve Dimne'nin incelemesini yapabilirsiniz.

Yazar ve Eser Hakkında:

Nasıl Bir İnsandı?

Beydeba hakkında tarihi kaynaklarda kesin ve net bilgi olmamakla beraber, farklı kaynaklarda aşağıdaki bilgilere ulaşılmaktadır: Miladın ilk yıllarında yaşadığı tahmin edilen Beydeba bir

Brahman’dır. Kelile ve Dimne’yi Hint hükümdarlarından Debşelem Şah için kaleme aldığı dışında herhangi bir bilgi yoktur.

Kitap Hakkında Bilgiler

Hikâyelerde siyaset, erdem ve eğitim gibi birçok farklı konu işlenmiştir. Bu eser zalimliği ile tanınan Hükümdar Debşelem’e dolaylı bir nasihat niteliğindedir diyebiliriz. Eser, adını ilk bölümündeki hikâyelerin kahramanı olan iki çakaldan almıştır; “doğruluğu ve dürüstlüğü” simgeleyen “Kelile” ile “yanlışlığı ve yalanı” simgeleyen “Dimne”.

Kelile ve Dimne’nin ilk hâli kaybolduktan sonra 300’lü yıllarda Keşmir’de tekrar derlenir. Böylece eser ikinci kez hazırlanır ve Pan- ça-Tantra adıyla meşhur olur. Hindistan’da bir halk kitabı hâline gelen eserin sayısız değişik şekilleri meydana gelmiştir. Sanskritçe yazılan eser ilk önce Pehleviceye, sonra Pehleviceden Arapçaya ve daha sonraları Arapçadan Farsçaya çevrilmiştir. Batı dillerine yapılan çevirilerin kaynağı Farsça olan metindir.

Edebi otoritelerce, Ezop ve La Fontaine fabllarının Kelile ve Dimne`den ilham alınarak yazıldığı öne sürülür.

Kelile ve Dimne kitabının bu günlere ulaşmasını sağlayan yazar, İbnü’l-Mukaffa’dır. Hatta ona, bu kitabın yeniden doğmasını sağlayan kişi diyebiliriz. Elimizdeki kitabın dünyada tanınan bir eser haline gelişi, onun sayesinde mümkün olmuştur. Hayatı hakkında kesin ve net bir bilgi olmamakla beraber 720’li yıllarda doğduğu ve 759’da öldüğü bilinmektedir. İbnü’l-Mukaffa, bıraktığı eserlerle çağını etkilemiş biridir. Henüz çok gençken öldürülmesine rağmen fikirleri, güçlü mantığı ve dil ustalığıyla Arap edebiyatında çığır açmıştır.

Kelile ve Dimne’den Birkaç Öğüt

• Bir padişahın yanında bulunanların söz ve eylemleri doğru olmalı ve padişaha karşı düşüncelerini açıkça söylemelidirler. Zira bu insanlar düşüncelerini açıkça söylemezlerse padişah yanlış kararlar alarak halkı için yanlış bir karar alır.

• Kişi çok çalışmayla elde ettiği kazanımların değerini bilmeli, elde etmekte gösterdiği çabayı bu kazanımları korumak için de kullanmalıdır. Çünkü bazı değerleri korumak kazanmaktan daha zordur.

• Devlet işlerinde acelecilik iyi değildir. Padişahlar bütün işlerini acele etmeden yapmalı ve kararlarını buna göre vermelidir.

• Bir padişah düşmanlarına karşı her zaman tedbirli olmalıdır. Düşmanlarının kendisinden memnun görünmesine aldanmamalı eski düşmanın her zaman dost olmayacağını unutmamalıdır.

• İnsan bütün çalışma ve gayretine rağmen istediğini elde edemez ve amacına ulaşamazsa ümidini kaybetmemeli ve sabırla çalışmaya devam etmelidir.

Kelile ve Dimne’den Özlü Sözler

• Gerçek dostluk eşsiz bir zenginliktir.
• Altın öyle bir şeydir ki fareyi bile aslan eder.
• Bilgi de tıpkı para gibi isteyene verilir.
• Soru, insanın gerçek hayata uyanmasının sembolüdür.
• Eğer sır iki kişiyi aşarsa, biliniz ki dört bir yana yayılır.
• Kötülük yapanlar, kötülük bulur.
• Gerçek büyüklük nefsini küçük görebilmektir.
• En güzel uygarlıklar, en güçlü imparatorluklar hep güven yamacında yeşermiştir.
• İnsanların en alçağı, başkasının kazandığı ilgi ve sevgiyi çekemeyenlerdir.

Eserde Kim Kimdir?

Debşelem Şah: İyi niyetli öğrenmeyi seven, sürekli kendisini geliştiren, halkını daha iyi yönetmek için yaşlılardan ve bilgelerden ders alan bir hükümdarı temsil eder.

Kelile: Doğruluğun, iyiliğin, erdemin ve güzelliğin sembolüdür. Arkadaşına yani Dimne’ye sürekli iyi telkin ve tavsiyelerde bulunarak onu doğru ve güzele yönlendirmeye çalışmaktadır.

Dimne: Hile, yalan, uyanıklık ve düzenbazlığın sembolüdür. Kendi çıkarları için sürekli hile yapan, çevresindekilere zarar vermekten çekinmeyen yalan ve yanlışın sembolüdür.

*Kelile ve Dimne’de daha yüzlerce hayvan görmekteyiz, yazar her hayvanda sembolize ettiği kişilik ile sosyal hayatta karşılaşılabilecek muhtemel karakterleri okurlarına anlatmış ve somut bir varlık olarak karşımıza çıkarmıştır.

Fare: İsrafın zararlarını,
Saraydaki derviş: Hırsa kapılmanın zararını,
Üç kıskanç adam: Kıskançlığın kötülüğünü
Çaylak kuşu Zirek: Dostluğun ve erdemin yararlarını,

Akıllı güvercin Matuka: Birlik, beraberlik ve dayanışmayı,

Sır tutmayan at bakıcısı: Sır tutmanın önemini, temsil etmektedir.

 

Fabl Türü Hakkında Genel Bilgi

“Fabl insanların kusurlarını düzeltmeye yaramalıdır.” Phédre

Fablların Genel Özelliklieri  

– “Fabl” sözcüğünün kökeni Latince “hikâye” anlamına gelen “fabula”dır. Bu sözcük zamanla bir ahlak ilkesi veya davranış kuralını anlatan kısa sembolik (simgesel) bir hikâye türünün adı olmuştur.

– Bu tür hikâyelerin, kahramanları genellikle hayvanlardır. Hikâye kahramanı hayvanlar, kendi özelliklerini korumakla birlikte insan gibi konuşurlar. “Fabl” bu özelliği nedeniyle masalımsı eserler arasında yer alır.

– Fabllar hem nazım, hem nesir biçiminde olurlar.

– Fablın sonunda her zaman bir ahlak dersi (kıssadan hisse) vardır. Bu ders kısa, açık ve doğru olmalıdır ve mutlaka hikâyenin doğal bir sonucu gibi görülmelidir.

– Fabllarda öğretici (didaktik) bir amaç güdülür, gündelik hayatla ilgili dersler ve öğütler verilir.

– Fabllarda basit ahlak ilkelerine değinildiği gibi insanların kusurlu yönlerine de dikkat çekilir. Fabllar vasıtasıyla kanaatkârlık, özveri, yardımseverlik, iyi niyet gibi olumlu davranışlar okura kazandırılabilir

Fablın Bölümleri

Serim: Olayın türüne, çıkarılacak derse göre kişileştirilmiş hayvanlar ve çevre tanıtımının yapıldığı bölümdür.

Düğüm: Olay o çevrede verilmek istenen derse göre gelişir. Kısa ve sık konuşmalar vardır. Hemen birkaç konuşmayla olay düğümlenir.

Çözüm: Olay beklenmedik bir sonuçla biter. Fablın en kısa bölümüdür.

Öğüt: Ana fikir bu bölümde öğüt niteliğinde verilir. Bu bölüm kimi zaman başta, kimi zaman sondadır. Kimi zaman da sonuç okuyucuya bırakılır.

📕 Özel Sözlük

Ahd: Söz, sözleşmek.
Ahu: Ceylan, karaca.
Akıbet: Bir iş veya durumun sonu, sonuç.
Akik: Yüzük taşı, mühür vb. yapmakta kullanılan, türlü renklerde, yarı saydam, parlak ve değerli bir taş.
Azık: Yiyecek, yol yiyeceği, erzak.
Bağır: Göğüs sine, ciğer.
Bahçıvan: Bir bahçenin düzenlenmesi ve bakımıyla görevli kimse.
Balçık: İçinde çeşitli organik maddeler bulunan, genellikle killi, koyu, yapışkan çamur, mil.
Bayındır: Gelişip güzelleşmesi, hayat şartlarının uygun duruma getirilmesi için üzerinde çalışılmış olan, bakımlı.

Billur: Duru, temiz ve akıcı.
Cariye: Eski dönemlerde bir efendiye bağlı bulunan kadın köle.

Cenap: Şeref, onur ve büyüklük.
Ciğerpare: Çok sevilen kimse.
Cirit: At koşturup birbirine değnek atarak takım hâlinde oynanan oyun, bu oyunda atılan değnek.
Çağırtkan: Ötüşüyle kendi türünden olan kuşların çevresine toplanması için avcıların yararlandığı kuş.
Çaylak: Yırtıcılardan, uzun kanatlı, çengel gagalı, küçük kuşları ve fare gibi zararlı hayvanları avlayan, tavuk büyüklüğünde bir kuş.

Çengi: Çalgı eşliğinde oynamayı meslek edinmiş kimse.

Çilingir: Anahtarcı.
Dalkavuk: Kendisine çıkar sağlayacak olanlara aşırı bir saygı ve hayranlık göstererek yaranmak isteyen kimse.
Derviş: Bir tarikata girmiş, onun yasa ve törelerine bağlı kimse.

Divan: Yüksek düzeydeki devlet adamlarının kurduğu büyük meclis.
Emsal: Benzer, eş, denk.
Engin: Ucu bucağı görünmeyecek kadar geniş, çok geniş.

Ezelî: Öncesiz, başlangıçsız.
Fakirhâne: Alçak gönüllülük göstermek için kendi evinden bahsederken kullanılan bir söz.
Fâni: Ölümlü, gelip geçici.
Fazilet: İnsan yaradılışındaki bütün iyi huylar, erdem.
Fenâ: Ölümlülük.
Feyz: Verimlilik, gürlük, ongunluk, bereket.
Filozof: Felsefe ile uğraşan ve felsefenin gelişmesine katkıda bulunan kimse, felsefeci.
Fitne: Karışıklık, kargaşa.
Gaflet: Çevresinde olup bitenlerin farkına varamama durumu.

Gömü: Toprak altına gömülerek saklanmış para veya değerli şeyler, define.
Gülistan: Gül bahçesi.

Gümeç: Bal peteğini oluşturan altı köşeli gözeneklerden her biri.

Hakan: Eskiden genellikle Türk, Çin, Moğol hükümdarlarına verilen unvan.

Haremağası: Eski Roma, Abbasi, Memluk ve Osmanlı saraylarında ve büyük konaklarda harem bölümünü korumak ve türlü hizmetlerini görmekle yükümlü olan erkekliği giderilmiş zenci görevli.

Hasat: Ürün kaldırma, ekin biçme işi, bu yolla elde edilen ürün.

Hayıflanmak: Kaybedilen bir fırsat için üzülme.
Heybet: İnsanlara korku ile birlikte saygı uyandıran görünüş, büyüklük, ululuk.
Hikmet: Bilgelik, Allah’ın insanlarca anlaşılmayan bilgisi, amacı.

Hipnotizma: Hipnoz, bir çeşit uyku durumu.
Hokka: Metal, cam veya topraktan yapılmış, içine mürekkep konulan küçük kap.
Hunharca: Kana susamış biçimde, zalimce.
Hülya: Tatlı düş, hayal.
İbranice: Bugün İsrail’de kullanılan Sami dili.
İhtiras: Aşırı, güçlü istek.
İkircikli: Şüpheli, açık olmayan, kararsız, karışık.
İn: Yaban hayvanlarının kendilerine yuva edindikleri kovuk, mağara.
İrşat etmek: Doğru yolu gösterme, uyarma.
İzbe: Basık, loş, nemli, kuytu (yer).
Kaf Dağı: Genellikle masallarda yer alan, dünyayı çevrelediğine inanılan, arkasında cinlerin, perilerin bulunduğu varsayılan, zümrütten dağ.

Kanaat: Elindekinden hoşnut olma durumu, kanıklık, yeter bulma, yetinme, fazlasını istememe, doyum.

Kara büyü: Kötü ruhların doğaüstü güçlerin dostluğunu kazanarak, bunların gücünü zarar verilmek istenilen birine karşı kullanmayı amaçlayan büyü.

Karakulak: Kedigillerden, çakala benzer vahşi bir hayvan.

Karun: Eskiden yaşamış çok zengin bir Mısır hükümdarı, genellikle birinin zenginliğini anlatırken söylenir.

Kavis: Bir eğrinin sınırlı bir kısmı, eğim.
Kayser: Eskiden Roma ve Bizans imparatorlarına verilen unvan.

Kerem: Bağış olarak verme, iyilik, cömertlik.
Kilercibaşı: Kilercilerin başı ve padişah sofrasının düzenleyicisi olan kişi.
Kisra: Eski İran hükümdarlarına verilen unvan.
Kuş sütü: Bulunmayan şeyleri anlatmak için kullanılan söz.

Lokman: Eski kavimlerde, ahlaki öğütler de veren hekim.

Lütuf: İyilik, güzellik, hoşluk.
Maçin: Çin’in güney kısmı.
Mahfaza: İçinde küpe, yüzük, bilezik vb. değerli süs eşyalarının saklandığı kutu.
Mahmuzlamak: Hızlanması için hayvanı mahmuzla dürtmek, topuklamak.
Mahzen: Yapılardaki yer altı deposu.
Maiyet: Üst görevlinin yanında bulunan kimseler, alt kademedekiler.
Manyetizma: Mıknatıs ile ilgili bütün özellikleri inceleyen bilim.

Mecusi: Zerdüşt dininden olanlar, ateşe tapanlar.
Mercan: Bir tür deniz hayvanı ve bu hayvanın iskeletinden elde edilip süs eşyaları yapımında kullanılan madde.
Mesnevi: Her beyti ayrı uyaklı bir divan edebiyatı nazım biçimi, bu türdeki eserlerin genel adı.
Mezhep: Bir dinin görüş, yorum ve anlayış ayrılıkları sebebiyle ortaya çıkan kollarından her biri.
Misk: Asya’nın yüksek dağlarında yaşayan bir tür erkek ceylanın karın derisi altındaki bir bezden çıkarılan güzel kokulu madde.

Müflis: Ekonomik açıdan iflas etmiş, batmış kimse.
Müsrif: Tutumsuz, israf eden kimse.
Neft: Organik maddelerin ayrışmasından oluşan tutuşur sıvıların birçoğu.

Palaz: Kaz, ördek, güvercin vb. bazı kuş yavrularının civcivlikten sonraki evredeki adı.

Safsata: Boş, temelsiz, asılsız söz.
Sahra: Kır, çöl.
Salık vermek: Tavsiye etmek, uygun olduğunu söylemek.

Sarp: Dik, çıkması ve geçilmesi güç yer.
Selamet: Her türlü korku, tasa ve tehlikeden uzak, güvende olma durumu.
Semender: Ateşte yanmadığına hatta ateşi söndürdüğüne inanılan efsanevi hayvan.
Semiz: Şişman, besili.
Simya: Günümüzdeki kimya biliminin ilkel hali, değersiz maddeleri altına çevirme uğraşı.
Şah: İran veya Afgan hükümdarı.
Tabir: Rüya yorma, yorumlama.
Tacir: Ticaretle uğraşan kimse, tüccar.
Takat: Bir şeyi yapabilme, başarabilme gücü, güç.
Tavşancıl: Çoğu tavşan avlamakla beslenen kartal, akbaba vb. yırtıcı kuş.
Tekke: Tarikattan olanların barındıkları, ibadet ve tören yaptıkları yer, dergâh.
Tellal: Herhangi bir şeyi, olayı veya bir şeyin satılacağını halka duyurmak için çarşıda, pazarda yüksek sesle bağıran kimse, çağırtmaç.

Uluorta: Açıkça, herkesin görebileceği, işitebileceği gibi.

Vefa: Sözünde durma, dostluğu sürdürme.
Vekilharç: Zengin kimselerin parasını yöneten ve gerekli harcamaları yapan kimse.
Viran: Yıkık, harap.
Yaban kedisi: Kedigillerden, kırçıl renkli, 60 cm uzunluğunda bir memeli türü.
Yakut: Pembe veya kırmızı renkte değerli bir süs taşı.

Yalçın: Dik, sarp.

Yaltakçılık: Kendini küçülterek iki yüzlülükle kendini beğendirmeğe çalışmak, dalkavukluk.

Yaver: Yardımcı.

Zahid: Dinin buyruklarını yerine getiren, haramdan kaçınan kimse, sofu.

Zikir: Anma, söyleme, sözünü etme.

Zümrüt: Cam parlaklığında, yeşil renkte, saydam, değerli bir süs taşı.

🤔 Birlikte Düşünelim

1. Yukarıdaki sözlükte hangileri deyim, hangileri atasözüdür. Atasözlerinin altını çizerek gösterin.

2. Kelile ve Dimne gibi bir hikâye yazmak isteseniz hangi hayvanları kişileştirirsiniz? Neden?

3. Kelile ve Dimne’de bazı hayvanlara haksızlık edildiğini düşündünüz mü?

4. Kelile ve Dimne’den esinlenerek yapılmış çizgi film, sinema filmi ya da belgesel seyrettiniz mi?

5. Fabl türünü diğer edebi türlerden (hikâye, masal, roman vs.) farklı yapan sizce nedir?

Kaynakça

http://tr.wikipedia.org/wiki/Beydeba

mebk12.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/44/.../14014259_12t mnot.doc