Tam hayatımızda her şey normalleşti derken yine bir şey oldu… Kırk dört yıl önce dedeme gönderilmiş bir mektup ve içinden çıkan garip bir harita ortalığı karıştırıverdi. Üstelik bu kez işin ucunda çil çil altınla dolu bir define olabilirdi.

Dedem heyecandan belindeki fıtık ağrısını bile unuttu. Babam hemen bir küpün içine kaç altın sığacağını hesaplamaya başladı. Dayım cep telefonundan yol tarifine baktı. Annemse her panik durumunda yaptığı gibi mutfağa gidip çay koydu.

Ertesi gün ailecek arabaya doluşmuş, sıkış tepiş bir vaziyette dedemin köyüne doğru yola koyulmuştuk bile. Ellerimizde kazma, küreklerle define aradığımızı düşündükçe acayip gülesim geliyordu. Ama köye varıp da define arayacağımız arsanın üzerine bir hamam kurulmuş olduğunu görünce… İşte, asıl olanlar o zaman oldu.

Emir, dedesi ile eski fotoğrafları karıştırırken açılmamış bir mektup bulur. Mektup, Bahtiyar Amca’nın babası yani Emir’in büyük dedesi tarafından yazılmıştır ve oğluna bir define bıraktığı yazmaktadır. Bunun üzerine büyük aile cümbür cemaat, Bahtiyar Amca’nın çocukluğunun geçtiği köye doğru yola çıkarlar. Ama definenin olduğu söylenen yerde artık bir hamam vardır. Yani Uçuk Ailesi’ni ve elbette okurları, bol köpüklü bir define avı beklemektedir.

 

“Miş gibi yapmayı bırak, mis gibi yaşamaya bak. Gerçek mutluluğun vitrinle değil, fikrin ve zikrinle ilgili olduğunu unutma!”

 

• Okuru kendi yeteneklerini ve ilgi alanlarını keşfetmesi için teşvik ediyor. • Ailenin insan hayatındaki önemini vurguluyor. • Problem çözme ve kişinin problemleriyle yüzleşme becerisini geliştiriyor. • Mizahi dili, maceralı kurgusu ile okuma alışkanlığı kazandırmaya yardımcı oluyor...